“Baharın gelmediği kış nerede görülmüş?
Kuru ağaca bakıp aldanma, elbet yeşerecek!”
Hepimizin ne kadar çok ihtiyacı var bahara ve umuda. Ne kara kışlar gördük, ne çok dallarımız kırıldı ama yeniden yeşerdik bireysel olarak hayatımızda. Hepimizin bu aralar bahara çok ihtiyacı var,üstelik bu kez birlikte yeşillenmeye, inanmaya, güvenmeye, umut etmeye…Depremde yaşanan yıkım ve kayıplardan sonra çok büyük bir hüzün var içimizde hala. Yıllardır süregelen hayal kırıklıkları, ara ara maruz kaldığımız şiddet dili, kadın olarak uğradığımız cinsiyet eşitsizliği, iş yerinde maruz kaldığımız adaletsizlikler derken hakkıyla yaşayamadığımız direnişler bile canımızı acıtıyor artık ve biliyoruz ki yalnız değiliz. İşte şimdi umutla birbirimizin elinden tutarak, sarıp sarmalayarak ve beraberlikten aldığımız güçle gelecek bahar.
Öylece uzaktan izleyerek değil bu kez kendimiz getireceğiz baharı, inançlarımızı, umutlarımızı yeşerterek, besleyip büyüterek, elimizden geleni yaparak ve sorumluluk alarak. “Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar.” Bizler tam olarak o zorluklara göğüs geren güzel insanlarız ve güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar. Bu oluşum sürecinde yorulmamıza rağmen daha canlı, daha umut dolu ve inanarak baharı getireceğiz.
Konfüçyüs’ün tam da “karanlığa küfredeceğine, kalk bir mum yak” dediği durumdayız aslında.
Günlük hayatta, siyasette, iş yerinde ve ilişkilerde gözlemlediğim en üzücü şey suçlama enerjisi, savunma mekanizmaları ve konfor alanından çıkamama. Yenilik ve alternatifler bizi korkutur olmuş, olduğumuz yeri korumanın dayattığı kaygıyla yaşıyoruz adeta ve korktukça kabuğumuzda kalıp büyüyemiyoruz. Oysa konfor alanından çıkmak, korkularımıza rağmen umut dolu bir adım atmak bizi büyütür. Kelebek etkisine çok inanırım ben. Bu etkinin teorisi Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir.
Kelebek etkisi, en basit tanımla, bir sistemin başlangıç verilerinde küçük değişiklikler yapıldığında öngörülemez ve büyük sonuçların doğabilmesidir.
Baharın gelmesine dair umudum tam olarak bu bakış açısında aslına bakarsanız. Ben artık yıldım umutsuzluktan, kara kıştan, başıma bir şey gelmeyecekse mizahını yapmaktan.Kavga dilinden, ayrıştırmadan, ötekileştirilmeden bıkkın haldeyim. Her şeyden önce insanca, özgürce ve adilce yaşayabileceğim şiddetsiz bir dünya hayal ediyorum.
Bu hayali tek başıma bir ütopya olarak sürdüremem sana ihtiyacım var, bize ihtiyacım var, birlikte inanmaya, güçlenmeye ve çiçeklenmeye ihtiyacım var.
Hayatta tam olarak böyledir işte bambaşka inançlarımız, farklı bakış açılarımız, yaşam tarzlarımız olmasına rağmen birlikte var olabilmeyi öğrendikçe renk cümbüşünü oluşturabiliriz.O bütünün içinde kendi rengimizle var olabilmek de, o bütünün bir parçası olarak bütüne anlam katmakta oldukça kıymetli.İşte bahar da öyledir zaten rengârenk, farklı ama birbirini tamamlayan tüm unsurları içinde barındırır.
Şimdi tam da bu kıymetle bizim hep birlikte olmaya, umut etmeye, güçlenmeye, çiçeklenmeye, baharı getirmeye ve kutlamalara ihtiyacımız var.Ve yine Edip Akbayram’ın yorumuyla Nazım Hikmet’in dizeleri dolanır dilime…
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz güneşli günler