Kadınım ben üstelik bu eril düzende sadece hayatta kalmaya çalışmayıp, üreten, eğlenen, yaşadığı hayatı birilerine adamadan insanlık ve kendisi için bir şeyler yapmaya çalışan bir kadın.
İbn-i Haldun’un dediği gibi “coğrafya kaderdir” kadınlar için daha çok kaderdir, bunların sadece bir kısmına şahit olabiliyoruz. Benim yakın şahitliğimse kendi dünyamda yaşadıklarıma, çevremdeki kadınların yaşadıklarına ve haberlerde gördüğüm, canım kadınların maruz kaldıkları şiddete. Benim doğduğum yerde kızların okuması çok da gerekli değildi, amacımız islamiyeti yaşayan, iyi ve ahlaklı bir birey olup yine aynı özelliklere sahip iyi bir eş, harika çocuklar yetiştiren bir anne olmaktı. Bugün bile hala aile içinde bu kadar okudun da ne oldu, sen çok biliyorsun vb gibi söylemlerle karşılaşabiliyorum, karşılaşabiliyoruz. Çünkü hala kadınım ve düzen hala aynı düzen.
Ben bu toplumda var olma çabasında yaşarken hem muhafazakar kesimde yer aldım, hem de daha aydın olarak nitelendirilebilen kesimde ve inanır mısınız her ikisinde de ayrımcılığa maruz kaldım. Çünkü her ikisinde de insan olmamdan, istek ve ihtiyaçlarımdan önce cinsiyetim ön plandaydı. Giydiklerim, halim tavrım, gülüşüm, yalnız bir kadın olmam, yaşım ve daha bir sürü sayabileceğim özellik ön plana getirildi. Kadının var olma çabasında karşılaştığı bu zorluklar bizi güçlendirip besliyorda elbette, fakat düşününce benim ve benim gibi kadınların emeğinin, zamanın çoğu biz varız diyebilmek için geçiyor. Kendi halimi anlatırken sizlere, biliyorum ki bir çok kadın benzer ya da farklı noktalarda hep aynı ah’ları yaşıyoruz.
Biz kadınlar sadece var olmak, var sayılmak istiyoruz!
Ne yazık ki bu hayatta tek çabamız sadece var olabilmek de değil çoğu zaman, bazen öldürülmemek, bazen sesimizi duyurmak için bağırmak, bazen tacize uğramamak için dualar etmek. İnanabiliyor musunuz biz tacize uğramamak, tecavüz edilmemek, bir erkek cinneti anında ölmemek için sadece duaya güveniyoruz. Çünkü şikayet ettiğimizde korunamayabiliyoruz. Bunu dillendirdiğimizde toplum bize destek olmuyor. Yasaların bizleri koruyamadığı gibi uğradığımız tacizden sonra her ne olursa olsun suçluyu savunucu onlarca ifadeye şahit olabiliyoruz. İşte o zaman yüreğimdeki yara tekrar tekrar açılıyor, dinmiyor sızısı. Ne zaman bir kadına zarar verildiğini duysam korkuyorum, canım yanıyor, aynı şey benim de her an başıma gelebilir düşüncesiyle ve kaygıyla devam ediyorum hayata.
Şunu unutmayın, bir kadının tacize, şiddete, hakarete uğramasının asla makul bir sebebi, iyi hali olamaz ve kabul edilemez. Ne giydiğimiz, nasıl kahkaha attığımız, nasıl göründüğümüz, nasıl davrandığımız yoruma ve cezalandırılmaya açık değil! Bizim de hayallerimiz, arzumuz, özgürlüklerimiz, seçimlerimiz var tıpkı erkekler gibi.
Unutmayın ki kadınlar sizin kadınlarınız değil!
Hayattaki tek amacı bir kocaya, birkaç çocuğa sahip olmak değil kadınların, bunlardan bağımsız ben buyum ve bunlarsız da varım diyebilmek ve hayatı korkmamadan istediği gibi yaşamak.
Ayrıca kadınlar şiddet uygulayabileceğiniz, yargılayabileceğiniz, ahlaki dayatmalara, küfürlere meze edebileceğiniz, iki samimi davranışı hafiflik olarak niteleyeceğiniz canlılar değil. Beni/bizi tanımlayan cinsiyet de değil hatırlayın farklı cinsiyetlerde, cinsel yönelimlerde olsak da insanız, hepimiz “insan” bu bilince geldiğimizde huzurlu bir yaşam elde edebileceğiz ancak.
Ben şiddetin karşısında, kalbimde kocaman şefkat ve sevgi çiçekleriyle yer alıyorum ve bu güzel güzel dünyada; korkmadan, ölmeden ve birilerinin öldürülmesine şahit olmadan yaşayabilmeyi diliyorum.