Tevekkül / Her şeyi Tanrı’dan bekleme, yazgıya bırakma, gibi anlamları var, ben daha bütünsel düşünüyorum tevekkülü ve diyorum ki; Güven duymak, Yaratıcıya, kadere, hayatın akışına.

Şükür / Tanrı’ya duyulan minneti, şükranı dile getirme veya mutlu bir olaydan, yapılan bir iyilikten dolayı duyulan hoşnutluğu bildirme.

Şu sıralar tevekkül ve şükür kelimeleri çok canlı içimde. Son zamanlarda bir takım sıkıntıların içinden geçerken çokça üzüldüm, kaygılandım, belki de şikâyet ettim. Ah insanlık hali, yakınlarımdaki hastalıklar, iletişim kazaları, ilişkisel sarsılmalar, hüzünlü bitişler derken insanın içi yanıyor bazen. Neyse ki bir duyguda uzun süre kalmıyoruz ve zaman geçiyor, daha önceki bir yazımda da söylediğim gibi duygular misafir her gün başka bir duygu ağırlıyoruz. Sanırım artık içsel sızılarım azalıyor ve akışa bırakıyorum kendimi. Olanda da olmayanda da vardır bir hayır deyip şükrediyorum yaşama.

Zor zamanlardan sonra gelen tatlı bir tevekkül içerisindeyim.

İnsan zor zamanlar yaşarken sanıyor ki, hayatının kontrolü elinden kayıp gidiyor. Oysa hiç bir zaman kontrol bizde olmaz. İnsanlık hali işte unutuyoruz, rutinde her şey yolunda giderken sanıyoruz ki biz kontrol ettiğimiz, tercih ettiğimiz için hayat güzel akıyor. Rutinleri bozan bir anda çıkagelen hastalıklar ya da uzun zamandır nedenini anlayamadığımız tatsızlıklar bizi bir yerlere götürüyor aslında. Başta sarsılıyoruz, sanırım kabul ve anlamlandırma süreci orası, sonrasında da vardır bir hayır deyip akışa güveniyoruz.

Hayatın kontrollerinin bizde olduğunu sandığımız ama birden olumsuzluklarla sınandığımız o dönemde hayata açılan penceremiz öyle kirlenmiş ki güzellikleri göremez olmuşuz aslında. Şükrü unutmuş, hayatın tadına varamaz olduğumuzu fark edememişiz, bir süre çokça çabayla o pencerenin önünü temizlemeye çalışmışız bir türlü geçmemiş lekeler. İnsan bazen ne yapsa da temizleyemiyor penceresinin önünü. Bazen komple camı değiştirmesi gerekiyor çünkü onca emek ve çabaya üzülüyor ama anlıyor her şeyin bir zamanı var hayatta.

Sizce de müthiş bir sistematiği yok mu hayatın?

Kararları bazen bizim verdiğimizi sandığımız, bazen de başımıza gelen şeylerle şekil alan bir yaşam döngüsü. Hayatı izlerken en sevdiğim şeylerden biri gün batımları, muhteşem tıpkı gün doğumları gibi. Hayat sürekli kendini yeniliyor, sıkıntılar da, coşkulu sevinçler de geçiyor yerini anılara bırakıp.

Ben Yaradana, kadere, hayata, akışa çok inanıyorum kendi yaşamımda. Coşkulu başlangıçlar kadar hüzünlü vedalar da anlamlı benim için, o yüzden severim gün batımını. İnsan tevekkül ve şükürle haşır neşir oldukça anlıyor yaşamın kıymetini, olana da olmayana da saygım sonsuz bu yüzden. Her yeni gün, her yeni insan yolculuğumda kendime varmamı sağlayan vesileler, bu vesilelere de şükran doluyum bu yüzden.

Nerede olmak, ne yapmak beni mutlu, huzurlu hissettiriyorsa oralardayım bundan sonra. Şifalanmak dediğimiz şey sanırım huzurlu ve kendimiz gibi olabildiğimiz yerlerde ve insanlarla birlikte olabilmek.Hayat dediğimiz şey bir yolculuk ne zaman biteceğini bilmediğimiz, önemli olan yolu keyifli geçirmek.Bazen küçük kazalar da yapsak yol devam ettikçe, yol arkadaşlarımızı seçmek de yolu keyifli ve huzurlu bir hale getirmek de bizim elimizde.