Farkındalık; Yargısız bir şekilde şimdiki ana odaklanabilmek amacıyla, dikkatinizi toplayabilmektir. (John Kabat-Zinn) “Şu anda ne yaşıyorum” sorusunu yanıtlamak için, kendi düşüncelerini, duygularını ve bedenini gözlemlenmesi yoluyla elde edilen deneyimin bilincinde olma ve onu kabul etme anlamına gelir.
Neyi neden yaptığımızı bilmediğimiz zamanlar olur bazen duygusal mı hareket ediyoruz, dürtüsel mi yoksa şemalarımıza mı çekiliyoruz anlayamayız. Sonra bir anda farkındalık gelir, tam da o anın içindeyken minik çaplı bir aydınlanma gibi adeta. Yaptığımız şeyin bilincinde olma halidir tam olarak sadece hissettiğimiz ve fark ettiğimiz bir yer. Bazen de farkındalık gelir ama bununla ne yapacağını bilemez insan, belki bir şey yapmaya hazır değildir, belki çok derinlerde bir ihtiyacını bulmaya çalışıyordur, zaman alır o fark edişle hareket etmek. Bazı ihtiyaçlar o kadar derinlerdedir ki zaman alır gerçek ihtiyacını keşfetmek ya da bilirsin de, elindekiyle yetinirsin bir süre. Kendini kandırmak değildir bu, sadece sindirmektir, çünkü bilirsin bir yandan hayatın sana ihtiyacın olanı verdiğini. Hayatımıza giren ve çıkan insanların, içsel öğrenmelerimiz için anlamları ve bir kalış süreleri var bence. Yolculuğumuz devam ederken bazen yol arkadaşları ediniriz, bazen yollar değişir, bazen yol arkadaşları, bazen de yolculuklar evrilir. Süreci anlamak zaman alabilir ve herkesin zamanı farklıdır, hazır bulunuşluğu da öyle.
Uzun yol arkadaşlıklarında, yolda ayrı ayrı farkındalıklarla birbirini beslemek de en kıymetlisi.
Öylece başlamaz ilişkiler ya da öylece bitmez. Sindirdiğimiz zaman fark ederiz bazen uzunca zamandır neden kıvrandığımızı. Başlangıçlar da böyle değil midir oysa, heyecanlı tanışmalar, keyifli geçirilen zamanlar, gösterilen özen, gönülden verilen duygularla paylaşılan aslında hayattır. Bazen herkes eşit var olamaz bir ilişkide, duygular aynı yükseklikte değildir belki, niyetler ortak değildir ya da belki yakınlık ihtiyacı herkes için başkadır, sevgi dilinin farklı olması gibi. Bunları fark ettin diyelim yine de hemen gidemeyebilirsin o ilişkiden ya da kalmak ister kalamazsın, hazır değilsindir.
Başladım deyip başlayamamak da, bitirdim deyip bitirememek de o ilişkiye dâhil.
Tamamlanmak, hazır hissetmek, bazen duyguların dibini sıyırmak istersin. İlişkiye başlamakta zaman gerektirir tam da bu sebeplerden, kuru bir hoşlantı yetmez çoğu zaman ilişki yaşıyorum demeye, her iki tarafında gönüllü olması gerekir zamanı paylaşmaya, emeğe, halini anlamaya, kendini açıklıkla ifade etmeye ve tüm kusurluluğuyla orada var olmaya.
Bu kadar farkındalıkla işlevsel yol alamamamızın bence en büyük sebeplerinden biri bu farkındalıkla ne yapacağımızı bilemememiz. Kendimizle bağlantıyı sağlıklı kuramamışken diğerleriyle nasıl sağlıklı bağlantı kurabiliriz ki. Belki zaman, belki hazır bulunuşluk ama günün sonunda fark ettiğimiz şeyi kendimize itiraf edip belki bu açıklıkla yol alırsak daha güvenli bir yere taşırız ilişkilerimizi. Bu kadar boğulmayız yüzeyselliklerde, varsayımlarda ya da olduramadığımız bir ilişkide var olma çabasıyla çırpınmayız da kabule geçeriz.
Farkındalık gelir ama harekete geçmek bazen zaman alır.
E ne yapacaksın şimdi bu farkındalıkla? Hem kendime hem de dinlediğim insanlara sorduğum klasik sorularımdandır. Ardından eklerim hemen bir şey yapmak zorunda da değilsin bak bakalım neler var o farkındalığın içinde, sen nasıl yol almak istiyorsun onunla ve nerelere varmak istiyorsun, bu senin farkındalığın ve senin yolculuğun. Bu süreç bazen tatlı bazen de hüzünlü bir yere taşır bizi. İçinden hissederek geçtiğimiz, farkındalıklarımızla işlevsel yol alıp hayatımıza katkı sunduğumuz deneyimlerimiz olsun hayatta, sevgiler…