Sahici bir dürüstlük için neye ihtiyacımız var hiç düşündünüz mü? Ya da soruyu şöyle güncelleyelim hayatımızda kendimize ve ilişki içinde olduğumuz insanlara karşı ne kadar dürüstüz? Kibar olmak ve karşımızdakileri kırmamak için çoğunlukla söylemek istediklerimizi yumuşatıyor ya da söylemiyor olabilir miyiz? Çoğu zaman çatışmaya girmemek, kırmamak ve kırılmamak için aslında istemediğimiz şeyleri yapıyor, -mış gibi davranıyor, kimi zamanda söylemek istediklerimiz, içimize kaçıyor olabilir mi? Hatta bazen o kadar çok dürüst olmayı erteliyoruz ki, dayanamadığımız bir an öfkeli bir patlamayla dürüstlüğümüzü kusuyoruzdur insanlara. Ne yalan söyleyeyim ben tam olarak bunları yaşıyorum eminim birçok insan da bunları yaşıyordur insan olmamızdan mütevellit.
Sizlere bugün hem bir kitap tavsiye edeceğim hem de dürüstlükle ilgili içimde canlananları yazacağım. Önereceğim kitap Şiddetsiz İletişim kitaplığından “Kibar olma gerçek ol”yazarı KellyBryson.
Kibar olma adına kendimizle ve başkalarıyla bağlantımızdan nasıl vazgeçtiğimize dair çarpıcı örnekleri olan aynı zamanda okura şiddetsiz iletişim tekniklerini kolaylıkla sunan akıcı bir dile sahip. Şefkatle ve ısrarla tavsiye ederim. Kitabın önsözünde Marshall Rosenberg’in şu sözleri beni benden alıyor;
Çatışma korkusuyla kendimizi “kibar insan maskesi” altında saklamaya devam ettiğimiz sürece, hepimiz ne kadar özel olduğumuzu fark edemeyiz.
Yaşadığımız kültür, eğitim hayatımız ve ahlaki gelişimi tamamlarken kibar olma çabamız bizleri istek ve ihtiyaçlarımızı ifade ederken törpüler. Hatta maalesef törpülemekle kalmaz kendimizle bağımızın kopmasına ve gerçekten isteklerimizi dile getirmenin adeta suç olduğunu yerleştirir zihinlerimize. Hem kendi isteklerimizi dile getiremez hem de başkalarının bize uymayan isteklerine saygı duyamaz olduk. En yakınlarımız bize hayır derken, aslında neye evet dediğini merak etmeden hemen öfkeye kapılıyor ve bağ kurmadan uzaklaşıyoruz.
Biz birisine hayır diyeceğimiz zaman ise ilişkimizin sarsılmasından ya da çatışmaya girmekten çekiniyor aslında hiçte içimizden gelmeyerek evet diyoruz. İşte orada başlıyor ilişkideki kopukluklar. Aslında uyumlanmıyoruz da durumu idare ediyoruz, ta ki sabrımız taşana kadar. Sabrımız taşınca da dürüstlüğün en can yakan yerinden açıyoruz ağzımızı ve kırıp döküyoruz haliyle ilişkimizi.
“Bugün ne kadar uslu bir çocuk oldun sen!” dediler. İşte o an, insanları memnun etmenin köleleştiren cazibesine kapıldım. Birkaç damla çarpık övgü alabilmek için kendimi sattım ve içimdeki küçük oğlan çocuğunun kendini ifade etmesini engelledim.”
Böyle başlıyor kitap ve benim kendi içimdeki dürüstlüğü sorgulamama sebep oluyor. Çünkü tam olarak böyle başladı uslu çocuk oluşum, ailemi istemediğim şeyler konusunda hayır diyemeyip idare edişim, kimi zaman istemediğim arkadaş buluşmaları, ilişkilerimde çatışma çıkmasın diye susuşlarım, iş yerinde aman ağzımızın tadı kaçmasın diye doğru bildiğimi söylemeyişlerim. Sonra fark ettim ki hayatımda dürüstlüğü bu kadar önemsememe rağmen aslında ben kendime ve bağ kurduğum insanlara sırf kibar olacağım diye yeterinde dürüst değildim.
Şimdilerde kendimle bağımı kuvvetlendirmeye çalışırken dürüstlüğümü özenli bir şekilde ortaya koymaya çalışıyorum. Karşımdaki kişilerin de isteklerine ihtiyaçlarına saygı duyarak tabi. Sahici ilişkiler peşindeyim, sadece kibar olduğum ama kendimi dürüstçe ifade edemediğim yerlerde kabul gördüğümü de hissedemiyorum. Bu halimi de burada dürüstçe paylaşmasam olmazdı, kim bilir belki sizlere de ilham olur “kibar olma gerçek ol” kitabı ve özenli dürüstlük çağrısı.
RolloMay’in de dediği gibi “Şifalanmak empati ile, büyümekse dürüstlükle başlar.”
Kalpten bağlar kurduğumuz, birlikte büyüdüğümüz, şifalandığımız keyifli ilişkilerimiz olsun.