Anadolu'nun her dağının ayrı bir efsanesi, ayrı bir aşk hikâyesi vardır. Doğanın uyumu ve güzelliğinden doğan aşk hikâyelerinin en güzellerinden biri, Latmos (Beşparmak) Dağlarında ay tanrıçası Selene ve çoban Endymion'un hikâyesidir belki de. Üzerine yazılar yazılmış, resimler yapılmıştır.

Latmos’u gezerken hikâyeyi canlandırır içinizde yaşarsınız, muhteşem doğasıyla birlikte.

Sevgili Ahmet Dilek eserlerinin birinde bu aşkı resmetmiştir. Latmosugezergen hissettiklerim ve gördüğüm resmin bana hissettirdikleri bu yazıyı kaleme almama sebep oldu diyebiliriz. Önce size bu mitolojik hikâyedenbahsedeceğim, sonra da resmimde gördüklerimi kendi açımdan yorumlayacağım, kim bilir sizin içinizde neler canlanacak aşka dair.

Latmos dağlarında Ay ışığı bir başka mı vururdu da çoban Endymion,Selene’eaşık olmuştur yoksa dağların güzelliği çoban Endymion’a mı yansımıştır da Ay tanrıçası onu bu kadar çok sevmiştir bilinmez ama bu aşk iki kişi arasında görünmez ve bir o kadar da sıkı bağları meydana getirmiştir.Efsaneye göre her gece Latmos dağlarından bir kaval sesi yükselirmiş, bu kavalın sahibi ise Endymion’dur. Endymion her gece Selene’in gelişini bekler ve Ay ışığının altında yıkanışını seyredermiş. Endymion ölümlü bir çoban, Selene ise Zeus’un kızı Ay Tanrıçası ve maalesef her ikisi de aşka düşmüşler umutsuzca. Selene çok mutsuzmuş çünkü Zeus’un yasalarına göre birlikte olmaları yasakmış bir Tanrı ve bir ölümlü nasıl yaşayabilir ki aşkı. Onların bu aşkı tanrılar tarafından bazen hoşnutlukla bazen de kıskançlıkla izlenirmiş. Tabi Zeus da izlermiş bu aşkı ve bir gün Endymion’a bir dilek hakkı sunmuş.Endymion “sonsuz bir uyku” istemişsevgilisiyle geçirdiği zamanları sonsuz kılabilmek için. Zeus, çobanı sonsuz bir uykuya yatırmış, sevgilisi onu her gece gelip sarmalasın diye.

İşte o gün bu gündür Bafa gölünden yükselen ay, aşkla dokunur Latmos dağlarına.

Sevgili Ahmet Dilek bu efsaneyi, ayak izleriyle resmederken nasıl yorumladı bilinmez ama ben gördüklerimi yazacağım o tuvalde. Zaten bütün sanat eserleri de böyle değil midir, herkes kendince yorumlar, bambaşka anlamlar çıkarır bir çizgiden bile.

İnsanlarla ilişki kurdukça izleri kalır üzerimizde. Bu aşk hikâyesinin ayak izleriyle anlatılması bu yüzden oldukça etkiledi beni. Kadının gözlerindeki hüzün ve üzerindeki ayak izlerinin fazla oluşu da sarstı. Sanatçı neyi vurgulamak istedi bilinmez ama erkeğin gözlerinin kapalı olması, aşkıyla daldığı o sonsuz uykudan hoşnut olduğunudüşündürüyor bana. En azından kadın kadar acı çekmediği hissine kapılıyorum. Anılarını sakladı ve başka bir dünyada hayatına devam ettiği hissindeyim belki de günümüzle çok özdeştirdiğimden kim bilir. Daha çok kadının acısını yansıtmış gibi sanatçı.

Resminde gördüğüm kadın Selene Ay tanrıçası, hem böylesi bir aşkla ödüllendirilmiş hem de cezalandırılmış gibi adeta. Aşk birçoğumuz için umut ettiğimiz, başımıza gelmesini dilediğimiz bir şeydir çoğu zaman fakat acı da verir insana. Ulaşılamayan, erişilmez olan ve yaşayanı kahraman yapan bir olgudur adeta hikâyelerde ve mitolojilerde, tam da öyle bir hikâyenin içindeyiz şu an. Selene her gün aşkının sonsuz uykuda olduğu bir güne uyanmaktadır ve bu durumun sonsuza kadar sürecek olması fazlaca aşk acısı içerir bence. Bu yüzdendir ki Selene’nin üzerinde fazlaca ayak izleri görüyorum, sanırım kalbimi acıtan en önemli yeri de orası, bu haksızlıkmış gibi geliyor bana.

Resme bakarken bir yandan kulağımda “Ne kavgam bitti ne sevdam “ şarkısı çınlıyor. “Gece bitmez gündüz bitmez. Bu yalnızlık hiç bitmez. Ne kavgam bitti ne sevdam, ömür geçer gönül geçmez. Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma”.

İzlere bakıldığında her ikisinin de ağızlarının orta yerinde konuşmalarına engel olacak şekilde iki ayak izi görüyoruz. Söylenmemiş son sözler gibi adeta. O son konuşma yapılsaydı ne değişirdi bilinmez fakat hayatta kalıp aşkıyla cezalandırılan Selene’nin bana göre üstünde fazlaca izler var ve her biri ayrı acı katıyor ona. Acılarıyla güzelleştiriyor Selene izleriyle ışık saçıyor ve devasa bir Ay tanrıçası haline dönüştürüyor.

Tıpkı Selene gibi aldıkları izlerle, etrafına ışık saçan kadınlara ve Bafa gölünden yükselen ay’a selam olsun bu yazım