Bu hafta Antalya’da iki kurumda, iki yetkin isimin pozisyonu ile ilgili gelişme oldu.

Liyakatin bu kadar tartışıldığı bir dönemde yetkin isimlerin pozisyonları da ister istemez dikkat çekiyor.

Bu da onlardan birisi.

Önce emekli olan, daha doğrusu emekliye ayrılan isimden başlayalım.

Hafta içerisinde Gazeteci teslime Tosun da aynı konuyu gündeme getirmişti.

Gültekin Bursalı.

Daha öncesinde İHA’da çalışan Bursalı, Erdal Öner döneminde Kepez Belediyesi Basın birimine geçmiş, o günden Hakan Tütüncü’nün görevinin bitimine kadar da Kepez Belediyesi Basım Müdürlüğü görevini sürdürmüştü.

Bu süre içerisinde de, Hakan Tütüncü’nün yakın çalışma arkadaşlarından birisi haline gelmişti.

Basın Müdürlüğü, sadece belediyelerin değil, bütün kurumların yatak odası, kara kutusu konumundadır. Çünkü olumlu olumsuz, gizli açık bütün bilgiler burada toplanır ve olası senaryolara karşı nasıl tepki verileceğinin analizleri burada yapılır. Senaryolar ya da ön görülemeyen durumlarla karşılaşıldığında da ilk refleks basın müdürlüklerinden gelir.

Sadece olumsuz durumlar değil, kurumların kamuoyundaki görünümleri, ihtiyaç duyulan halkla ilişkiler çalışmalarının da merkezi bu birimlerdir.

İşte bu noktada Gültekin Bursalı, Kepez Belediyesi’nde hakkı ile çalışana ve ulusal düzeyde başarı elde eden Antalya’daki az sayıdaki belediye basın birimlerinden birisini kurmayı ve yönetmeyi başarmıştı.

Bu isim bugün emekli edildi.

Elbette, Mesut Kocagöz’ün kendi kuracağı kurmay kadrosu ile çalışma hakkı vardır. Bu anlamda Kocagöz’e “Neden böyle bir tasarrufta bulundunuz” denemez.

Ancak, Antalya’nın da Gültekin Bursalı gibi hem gazetecilikte hem belediyecilikte deneyimli isimlere ihtiyacı var. Bu nedenle Bursalı, “Ben emekli oldum, kenara çekiliyorum” diyecek birisi olmamalı ve Gültekin Bursalı’yı, bir süre ara verdiği gazetecilik mesleğinde tekrar görmeliyiz.

Dervişan bir yaşam anlayışı ve yine dervişan bir yaklaşımı olan Gültekin Bursalı’yı Antalya kaybetmemelidir.

İkincisi ise bir geçiş öyküsü.

ASAT’ın Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ercan Değirmenci, Antalya Kent Konseyi Genel Sekreterliği’ne atandı.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in önerisi ve Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu kararı ile bu göreve atandı.

Değirmenci’yi, ASAT Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’ndan tanırım. Zaman zaman ASAT ile ilgili yaptığım yayınlarla ilgili, zaman zaman da yayın öncesinde bilgi almak üzere bana hazırladığı bilgi notlarındaki titizliğinden tanırım. Bu titizlik, ihtiyaç duyulan bilgiyi bütün detayına kadar kapsaması ve boşluk bırakmaması nedeni ile öne çıkıyordu.

İşine bağlı, alanına hakim bir Daire Başkanıydı.

Bu olayın mesleki tarafı.

Bir de Ercan Değirmenci’nin insani tarafı var.

O taraf görülmezse, Değirmenci eksik kalacaktır.

Çeyrek yüzyıla yaklaşan AKP iktidarında sadece ekonomik ve siyasal alanda çürüme yaşamıyoruz. Toplumsal alanda da çok ciddi bir çürüme söz konusu.

1990’ların sonu ve 2000’lerin ilk yıllarında sokakta karşılaştığımızda tepki göstereceğimiz pek çok hareket bugün normalimiz haline geldi. İnsani değerlerimiz ve bu değerleri ifade eden kavramlarımızın pek çoğunu unutma noktasına geldik.

İşte bu kavramlardan birisi; ‘çelebi’

Ercan Değirmenci için yapılabilecek en doğru tanımlama bu olsa gerek.

Tam bir çelebi.

‘Çelebi’, “görgülü, bilgili, ince olgun (kimse)” anlamında kullanılıyor. Ama artık dilimizden sürgün yemiş durumda. Oysa bizim bu tanıma uyan ‘çelebi’ insanlarımız var. Ercan Değirmenci de bu isimlerden birisi.

İnanıyorum ki, çalışma yaşamındaki titizliği ve kişiliğinde cisimleşen çelebiliği ile Antalya Kent Konseyine ciddi katkılar sunacaktır.

Yeni görevinde başarılar diliyorum.