2017 referandumu, Türkiye'nin siyasal yaşamında çok önemli bir kırılma noktası oldu. Deyim yerindeyse Gezi eylemleri ile örgütsüz olarak başlayan toplumsal muhalefet ilk defa yarı örgütlü alarak tarih sahnesine bu referandum ile çıktı. İktidar karşısında hareket eden muhalefet bloğu, 'hayır' sloganı ile aynı çatı altında buluştu.
Bu dönemde kurumsal olmasa da, eylemsel olarak yanyana gelen muhalefet bileşenleri, mühürsüz oyların geçerli sayılması ile referandumda istenilen sonucu elde edemese de, iktidar ile mücadelenin bu birliktelik ile sonuç alınabileceğini gördü.
Referandum öncesinde var olan kaotik yapı kendisini hızla örgütlü bir siyasal yapıya evriltmeye başladı. Örneğin, 2018 seçimlerinde CHP, İyi Parti'ye 15 milletvekili vererek seçimlere katılmasının önünü açtı. Ardından 2019 yerel seçimlerinde adı konarak 'Millet ittifakı' süreci başladı ve iktidar karşısında ilk ciddi kazanımlar elde edildi. Zira Ankara ve İstanbul başta olmak üzere 11 büyükşehir belediyesi muhalefete geçti.
2017'de toplumsal koşulların zorladığı birliktelik ilk somut sonuçlarını vermişti.
Tarihin bu kırılma anlarında biz, kamuya açık olan yaşananları ve belki de bundan çok sonuçlarını görürüz.
Oysa bu süreçlerden içerisinde adını sanını o anda bilmediğimiz, varlığından haberdar olmadığımızı nice insanlar rol almış ve sürecin özellikle kriz anlarında inisiyatif alarak ellerini taşın altına sokmuşlardır.
İşte bu insanların hatıraları o dönemi anlamamızda, dinamikleri daha rahat kavramamızda yol gösterici olurlar.
Özellikle 2019 yerel seçimlerinde yürüttüğü mekik diplomasisi ile bu isimlerden birisidir Bülent Gürsoy.
Antalya Bülent Gürsoy'u, Yusuf Meriç ile birlikte, 'kayyum' olarak tanır. Zira, 2019 yerel seçimleri öncesinde Bülent Gürsoy İyi Parti, Yusuf Meriç de CHP tarafından koordinatör olarak görevlendirilmişti.
İşte bu Bülent Gürsoy, tarihsel bir görev yerine getirerek öncesi ve sonrası ile yaşananları kaleme aldı.
'Umudun Yaradılışı' adını verdiği kitapta sivil toplum örgütleri de dahil olmak üzere ve 2019'a giden sürecin ilmek ilmek nasıl örüldüğünü, tam ümitlerin kesildiği anlarda nasıl çözümler üretildiğini, neredeyse, gün gün anlatmış.
Kitabın ayrıntıları ile ilgili bilgiyi bilerek vermedim ama Türk siyasi tarihine merak duyanların, 2019 sürecini anlamak adına kütüphanelerinde mutlaka bulundurmaları gereken bir kitap.
Yalnız, takıldığım birşeyi de ifade etmeliyim.
Kitabın adı 'Umudun Yaradılışı'. 'Yaradılış' sözcüğü, ağırlıklı olarak İslami jargona aittir ve bilinçli olarak kullanılır. Toplumun diğer kesimlerinde 'yaratılış' sözcüğü kullanılır.
Bülent Gürsoy kitaba adını koyarken, Türkçe ses kurallarından mı, yoksa başka referanslardan mı hareket etti merak ediyorum.