Antalya’da seçimi kaybetmiş önceki başkan Menderes Türel’e, başka yerlerden de ard arda darbeler gelmeye devam ediyor. Kendisini “vizyoner” olarak niteleyip karşısındakileri “projesizlikle” suçlayan Türel’in etrafında da bu vizyonunu öven yüksek bürokratlar ve gazeteciler de her daim vardı . Seçim çalışmalarında yaptıklarıyla övünen, partisinden çok kendini öne çıkaran bir strateji geliştirilmişti. Antalya’ya, sanki hizmet aşkıyla yanan bir “Türelizm” pazarlanmıştı, tutmadı…
Lara Halk plajının ortasına bir kruvaziyer liman düşünmek elbet çoğu kimsenin aklına gelmezdi. Bunun için rant çevreleriyle epey düşüp kalkmak, “çantacı proceci” yandaşlarla epey bir hasbıhal eylemek gerekirdi elbet. Sadece Antalya halkının değil, Türkiye’deki tüm yurttaşların ve yabancı turistlerin de Antalya’ya geldiğinde bedavadan kullanabildiği Lara Halk Plajlarının 2 km’lik kısmına kruvaziyer liman projesi yapılmış, ihaleye bile çıkılmıştı. Dünyadaki ekonomik durgunluk ve kruvaziyer seyahatler için Türkiye’nin güvenli alan bulunmamasından dolayı bu ihaleye katılım olmamıştı neyse ki. Yoksa projeye çoktan başlanmış ve doğa tahribatı da ilk sonuçlarını vermiş olabilirdi. Alana ilişkin Mimarlar Odası’nın açtığı imar planı davasında, bilirkişiler, “alanda habitatın zarar göreceği, halihazır plajın büyük bölümünde karasal yapılar planlandığı, kamuya açık bu plajın kullanılamayacağı, alanın kuzeyinin doğal sit alanı olduğu ve yapılaşma ve nüfus yoğunluğunun olumsuz etkileyeceği” gibi nedenlerle plana olumsuz rapor verdi.
Böyle olacağı çok önceden söylenmişti ama meslek odalarını dinleyen olmadı. Tıpkı Boğaçayı’nda olduğu gibi… Boğaçayı’nda bilim adamlarının yine çok önceden bağırdıkları şekilde yapılan yapay gölet, yukarıdan yazın akış olmadığı için durgun su haline geldi ve durgun suda bol yosunlaşma oldu. Ardından da kokuşma başlayacak. Yukarıdan gelen rusubat, yatağın bir kısmını doldurmuş durumda. Türel’in “Boğaçayı’nda büyük hareketlenme olacak“ dediği hareket sinek popülasyonunda görüldü ve alanı sinek bastı. Şu ana kadar Boğaçayı projesi için harcanan miktar 130 milyon lira civarında. Elde sadece çay kenarına yapılan peyzaj işleri var. Eğer dere yatağı daraltılıp, yatak derine ve denize doğru kazılmasa ve yeraltı suyu yüzeye çıkmasa, sadece işin çevre düzenlemesi ve peyzaj bölümüyle kalınsa ne bu kadar maliyet çıkacak, ne Boğaçayı bölgesi yosunlaşma, kötü koku, taşkın riski ya da sinek istilasıyla uğraşacaktı. Ama tabii vizyoner bir başkanımız var, destekçileri var. Onun düşündüklerine bizim aklımız ermez. Akıl aldığı “proceci” akil insanların biz yanına yaklaşamayız…
Bir de kimsenin bahsetmediği tramvay meselesi var. 2007 yılında Antalya’nın zaten yetersiz olan ana caddelerini daha da daraltarak hayata geçen Fatih’ten Meydan’a (daha sonra da Expo’ya) kadar uzanan tramvay hatları mevcut. Bu projeyle başta Çallı-Meydan hattında ana caddeler daraltıldı. Şarampol caddesi tamamen ortadan kalktı. Güzergah üzerinde çalışan otobüsler çalışmaya devam ettikleri için trafiğe hiçbir rahatlama getirmedi. Tramvay çok yavaş çalıştığı için Antalya halkı çok tercih etmiyor. Expo’ya kadar uzatılarak Aksu yolunun daraltılması ise sadece saçmalık… Aksu hattında neredeyse yolcu da yok üstelik. Tramvayın maliyeti milyarlarca lira ve belediyenin en fazla borç yükü altına girdiği proje bu.
Türelizm tarihe gömüldü işte… Başkanlığı bırakmasından 4 ay sonra ekolojik tehlikeler kendini gösterdi. Bilirkişi raporları aleyhe geldi. Biz bunu çok önceden söyledik, yazdık, dava açtık… Ancak başka bir üçüncü taraf daha vardı ki Türel’in yaptıklarını yere göğe koyamıyorlar, “Antalya’ya Menderes yakışır” diyorlardı. Bunlar iş dünyasında, bürokraside, medyada her yerdeydi.
Şimdi onlar ne düşünüyorlar acaba? Boğaçay harika proje, Lara halka kapatılıp liman yapılsın, tramvaylar ulaşım mucizesi mi diyorlar, yoksa hemen başka “izm” peşine mi düştüler?... Epeydir ortalarda görülmüyorlar da…
(Not: Adli tatille beraber Eylül’e kadar bu sayfalarda olamayacağım. Sağlıkla kalın)