Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni, korkutup sinirlendirerek, suçluluk duygusu aşılayarak usandırmaya çalışmayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki, ben sizi yabancıların yanında güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yakınlaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur. Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdiklerinizin yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarılmasın. Benden “örnek çocuk” olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter. Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim!
Sevgiler
Çocuğunuz
"Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu' nun kitabından alınmıştır."YGULAMA FAALİYEÖĞRENME KİŞİLİK
Kişilikle İlgili Temel Kavramlar
Kişilik
İnsanın başarılı ve mutlu olma yolundaki girişimleri söz konusu olunca akla ilk gelen kavram “kişilik” tir. Kişiliğin yapısı ve gelişim koşulları bilinmedikçe insan ne kendisini ne başkalarını tanıyabilir ne de hızla değişen ve gelişen ekonomik, toplumsal, kültürel sorunlarına tutarlı çözümler bulabilir. Bireyin sorunlarının çözümü ancak kendisinin ve başkalarının ne olduğunu, ne olmadığını bildiği oranda kolaylaşır. Kişilik bireyi temsil eder. Yani insan olarak bedensel özelliklerimizi, yeteneklerimizi, kusurlarımızı, ilgilerimizi, duygularımızı, coşkularımızı, düşüncelerimizi, tavır ve davranışlarımızı anlatan bir kavramdır. Bir insanın doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı niteliklerin tümüdür.
Freud’a, göre id, ego, süperego olmak üzere üç bölümün birbirini etkilemesinden oluşan olgudur. Buna göre;
İD: Ham tabiattır, içgüdüler, istek ve ihtirasları içerir, burada haz prensibi hâkimdir.
Ego (ben): İdin yöneticisi, koruyucusu, savunucusu gibidir. Burada gerçeklik prensibi
vardır. İç ve dış hayatın uzlaştırıcısıdır.
Süperego (üst ben): Vicdan da denilebilir. Toplumun “Ayıptır, yasaktır, günahtır.” gibi birtakım değerler sistemiyle gelişir. Bireyin davranışlarını kontrol eden bir sansür gibidir.
Ego; idin aşırı istekleri ve süperegonun aşırı yasakları karşısında bir uzlaştırıcıdır. Bu üç mekanizma dengede olmalıdır. Denge bozulduğu an ruh sağlığı da bozulur. Bu görüşler doğrultusunda bir tanım yapacak olursak kişilik; bir insanı özel ve nesnel yanları ile diğer insanlardan ayıran duygu, düşünce, değer yargıları ile birlikte tutum ve davranışların tümüdür.
(Devam Edecek)
Esenlikler Dilerim.