Bu yazı depremin ardından, 17 Mart 2023 tarihinde kaleme alınmıştı. Bugün, deprem bölgesinin içinde bulunduğu durum gereği, tekrar yayınlanma ihtiyacı hissedildi.
***
Biliyorsun, senin doğduğun yerlerde "Hanen haraba ola" diye bir ilenme vardır. Kim ilendi böyle bilmiyorum ama hanemiz gerçekten harabe oldu Fatma Dayı. Senin doğduğun topraklar, aşiretinin yaşadığı yerler küllüm[1] yerle bir durumda şu an. Senin çocukluğunu, genç kızlığını yaşadığın, Ankara’dan Gaziantep’e gelirken özlemini gizleyemediğin baba evin de artık yok. Ya da bacın Hadle’nin Keferdiz’deki[2] evinde yeller esiyor. Sadece duvar yıkıntıları kalmış geriye. Ahretliğin Fattuma, yıkılan evin yanında bir çadıra sığınmış. Bilirsin Fattuma’yı. “Allah’tan gelene şükür” diyor demesine ama için için de gözyaşını döküyor.

Hani Gaziantep’e giderken geçtiğimiz yollar var ya, viraneye dönmüş. O, güneş doğarken, benim gözlerim ışıyarak anlattığım, senin yüreğin coşarak dinlediğin yol kenarı öyküleri de kalmadı geriye. Çünkü o öyküleri var eden evler, yollar, insanlar yok.

Gavurdağı’nı indikten sonra bizi karşılayan Kömürler[3] örneğin... Gerçi şimdi insanlar orayı ‘Nurdağı’ diye biliyorlar ama bizim ‘Kömürler’imiz yok artık.

Hani Ülkü Tamer’in bir mahkûmun naklini anlattığı uzun şiirinde, "Fevzipaşa’ya üç saat var. Özgürlüğe kaç var" bölümünü okurken, sen Fevzipaşa, İslâhiye’yi anar da iç geçirirdin ya, O Fevzipaşa, O İslâhiye yaşanılası yerler olmaktan çıkmışlar.

İşte, aslında anlamı, ‘ışıltının gözü’, ‘ışıltının kaynağı’ olan, Ayntab, herkesin bildiği adı ile Gaziantep harap Fatma Dayı.

Sadece Gaziantep mi?

Hani Mahsuni soruyordu; “Güzel Maraş sana nazar mı değdi?” diye. Nazar değmek ne kelime. Birileri, Kahramanmaraş’ı, Elbistan'ı, Nurhak’ı Doğanşehir’i haritadan silmeye yemin etmiş sanki. Maraş, bu kadar yıkımı, belki de Fransız işgalinde ya görmüştür, ya görmemiştir.

Hatay demeye ne elim, ne dilim varıyor Fatma Dayı.

O güzelim taş işçiliği evler, o eski Antakya sokakları yok. Tayfur Sökmen’in 2 Eylül 1938’de Hatay Cumhuriyeti’ni kurduğu, 1939’da o Cumhuriyet Meclisinin Türkiye’ye katılma kararı aldığı bina yok. Hatırlarsın. 

Antakya’ya ilk gittiğimde o meclis binasını gezdikten sonra nasıl da sana uzun uzun anlatmıştım. Habib-i Neccar da yok, kiliseler, sinagog da.

Bunlar olmayınca, Antakya, Antakya olur mu Fatma Dayı?

İlginçtir, bu kadar yıkıntı içerisinde sağlam kalan tek şey senin mezarındı.

Hülasa Fatma Dayı, birileri "Hanen haraba olsun" diye ilenmiş. Ama iyi ilenmiş Fatma Dayı

(1) Küllüm: tamamen, tümü

(2) Keferdiz: şimdiki adı Sakçagözü olan Gaziantep’in bir köyü

(3) Kömürler: Gaziantep’in Nurdağı ilçesinin yöresel adı