Phaselis Antik Kenti sınırları içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tarafından yaptırılan beton tesislere Antalya Kent Konseyi’nden de tepki geldi. Konseyden yapılan açıklamada , “ Turizm faaliyetleri, kent kimliğinin doğal kültürel miras alanlarından kopartılmamalıdır” denildi.
Antalya Kent Konseyi İmar ve Planlama Çalışma Grubu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Phaselis projesinin kıyı kanunu ve uygulama yönetmeliğine aykırı olduğu vurgulanarak, “Kültür ve Turizm anlayışı içinde her kıyı finansal bir plaj olmak zorunda değildir. Kıyılar, sahip olduğu asli değerlerin bir paçası olarak görülmeli ve korunmalıdır” denildi.
MAHKEME KARARI UYGULANMADI
Söz konusu projeye ilişkin STK’ların açtığı haklı davalar varken, Antalya Peyzaj Mimarları Odası’nın Antalya 3. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada mahkeme heyeti tarafından oy birliğiyle yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olmasına rağmen inşaat faaliyetlerinin devam ettiğine dikkat çekilerek, Turizm Bakanlığı’nın turizm olgusunu kültürden kopartarak sadece ekonomik bir sektörel faaliyet olarak gördüğü belirtilen açıklamada, kent kimliğinin doğal kültürel miras alanlarından kopartılan turizm faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin mümkün olamayacağına vurgu yapıldı.
KIYI KANUNUNA AYKIRI
Arkeolojik Sitler, Koruma ve Kullanma Koşullarına ilişkin 14.7.1998 gün ve 594 sayılı ilke kararı, Milli park ve sulak alanlar gibi alanlarda yapılacak planlara ilişkin ilgili yönetmelik, ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun kıyı düzenlemesine ilişkin maddelerine atıfta bulunulan Kent Konseyi açıklamasında, “Yasa ve yönetmeliklerde yapılabilecekler açıkça belirtilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere söz konusu proje kapsamı gereği kıyı kanunu ve uygulama yönetmeliğine de aykırıdır. Ne yazık ki bunu anlatma çabamızın bu dava konusu proje ile halen karşılık bulmadığı görülmektedir. Kültür ve Turizm anlayışı içinde her kıyı finansal bir plaj olmak zorunda değildir. Kıyılar sahip olduğu asli değerlerin bir paçası olarak görülmeli ve korunmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
EN BÜYÜK SORUN KİMLİK TAHRİBİ
Açıklama şöyle devam etti: “Ortada yasal mevzuata aykırı bir proje, uygulanmayan bir mahkeme kararı olmakla birlikle gelişen bilinç kapsamında dünyada değişen turizm anlayışının dışında halen süre gelen ilkel ekonomik kaynak olarak görülen plaj anlayışının değişmediği bakanlığın yetkilerini oluşturan 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunun kültür ve turizm olgusunun esas belirleyici olan unsurlarını tehdit ettiğinin açık bir örneğidir. Söz konusu yasa kapsamının önümüzdeki siyasal süreçte yeniden değerlendirilmesi gerekliliği, bu yasanın Antalya özelinde yarattığı kimlik tahribinin kentlimiz açısından en büyük sorun olarak görüldüğünün bir kanıtıdır.”
HABER: MUSTAFA KOÇ
