Artık seçimlere 48 saatten az bir süre kaldı. Seçimle ilgili, bir son dakika gelişmesi olmazsa, son yazı bu. 
2019 yerel seçimlerinde CHP, Millet İttifakı olarak ve dışarıdan da HDP’nin desteği ile önemli bir başarı yakalamıştı. Bugün ise bu ittifak kalmadığı gibi Antalya’da DEM Parti ile Muhittin Böcek arasında gerilim şiddeti yüksek tartışmalar yaşandı. Bu iki durum, Antalya’da “CHP kaybedebilir mi?” sorusunu gündeme getirdi. Deyim yerindeyse, “hepiniz bir, ben tek” noktasına gerileyen CHP’nin ne yapacağı merak konusu oldu. Çünkü CHP’nin Antalya oyları, tek başına seçimi kazanmaya yetmeyecek gibi duruyordu.
Son duruma bir bakalım.
İlk tespitimizi yapalım. Antalya’da seçimin sonucunu merkez sağ ve Kürt seçmen belirleyecek.
Merkez sağı bütünleştirme iddiasında olan İyi Parti, Antalya’da içine girdiği girdaptan kurtulamadığı için bazı lokal noktalar hariç (Alanya, Gündoğmuş, vb.) ciddi kan kaybetti ve İYİ Parti’nin bir arada tuttuğu merkez sağ seçmen bir boşluğa düştü. Ancak bu boşluk kısa sürede, CHP tarafından dolduruldu. Muratpaşa, bu konuda en iyi örnek konumunda. Muratpaşa’da İyi Parti’nin hem ilçe yönetiminin tamamı hem de Muratpaşa Belediye Başkan adayı CHP’ye geçerek, İYİ Parti tabanına istikamet verdi. Aslında verilen istikamet, CHP’den ziyade, iktidar bloğunu geriletecek gücün etrafında birleşme şeklindeydi.
Diğer taraftan, DEM Parti bünyesinden yer alan Kürt ve sosyalist seçmeninin bir kısmı da, her ne kadar ilk başlarda Muhittin Böcek kaynaklı bir tepki olsa da, gelinen noktada, iktidar bloğunu geriletme adına güçlü olanın yanında konum almaya başladı. Bu noktada şunun altını çizmek gerekiyor. DEM tabanının politize olmuş seçmeni, her durumda yine DEM’e oy verecektir. Ancak bu çemberin dışında kalan kesim, yukarıda ifade ettiğim konumlanmaya geçiyor. Bu da DEM seçmeninin yaklaşık yarısını oluşturuyor.
Antalya, belki de tüm Türkiye için geçerlidir, uzun zamandır merkez sağın bu kadar bölündüğü bir seçime gitmemişti. Bütün ilçelerde, İYİ Parti’den Yeniden Refah Partisi’ne, Demokrat Parti’den Zafer Partisi’ne kadar hemen hemen bütün sağ partiler aday çıkardılar. Kimisi %0,5 alırken, kimisi %2,5 – 3 bandında gezinen partilerin toplamı, ciddi bir rakam ortaya çıkarıyor. Yani, merkez sağ seçmen, uzun zamandır olmadığı kadar yüzer gezer seçmen konumuna geldi. Buna karşılık, CHP, kendi tabanını olduğu gibi koruduğu için sahip olduğu monoblok yapıya, yukarıda anlattığım ve stratejik oy kullanan kesimleri de ekliyor ve hem ilçelerde hem de büyükşehirde seçimin favorisine dönüşüyor. 
1994 seçimlerinde o zamanki Refah Partisi’ne yarayan siyasal iklim, bugün CHP’yi kucaklamış durumda. Çok büyük bir oy patlaması değil ama, sağ oyların bölünmesinden kaynaklı olarak pek çok yerde CHP’nin belediye kazandığına tanık olabiliriz.
Altılı masa kurulduktan sonra Özgür Özel’in ifade ettiği ‘Türkiye İttifakı’, ‘Antalya ittifakı’ olarak karşımızda duruyor. 
Görünen o ki; pazartesi sabahı Antalya, tarihinde bir ilki gerçekleştirerek Muhittin Böcek’i ikinci dönem de Büyükşehir Belediye Başkanı yapacak.
CHP de, şu anda 8 olan belediye sayısını oldukça artıracak. 
Şüphesiz, bugün siyasal iklimin oluşmasında en büyük pay sahibi, özellikle son beş yıldır, tepki almasına rağmen, izlediği siyaset ile Kemal Kılıçdaroğlu’dur. 
Bugün şu cümleyi kurabiliriz sanırım. 
CHP’de Kılıçdaroğlu’nun kendisi muhalefette ama fikri iktidarda.