Sezon başından bu yana her maç sonu aynı şeyleri yazmaktan bıktım. Sanki daha önceden yazılmış bir senaryo her hafta bıkmadan usanmadan uygulanıyor, hiçbir ders alınmadan yola devam ediliyor.
Bunlar yapılırken de, temsil edilen camianın neler kaybettiği çok dikkate alınmıyor.
Antalyaspor geçtiğimiz sezon, elindeki kadroya göre başarılı bir dönem geçirdi. Aynı kadro korundu ve yedek kulübesi güçlendirildi. Poli, Güray, Crivelli, Mukairu, Wrihgt, Floranus, Milosevic gibi ilk 11’de doğrudan oynayacak isimlerle güçlendirilen kadro, bu sezon yerlerde sürünüyor.
Maçların ilk yarılarında oynanan futbol, bu takımda potansiyel olduğunu gösteriyor. İkinci yarılardaki oyun ise birileri tarafından çekilen el freni nedeni ile harakiri yapıldığını tekrar tekrar insanın gözünün içine sokuyor.
Beşiktaş maçının hikayesi de, tıpkı Gaziantep, Fenerbahçe ve Göztepe maçlarını andırıyor. İlk yarıda iyi oynayan, rakibine üstünlük kuran ve hatta öne geçen Antalyaspor, ikinci yarıda yapılan geç, zamansız ve gereksiz değişikliklerle maçı rakibine hediye ediyor.
Beşiktaş maçının 42.dakikasında hücuma çıkmaya çalışan Beşiktaş’ta, Rıdvan ile girdiği ikili mücadeleyi kazanan Gökdeniz, kaptığı topu Poli’ye aktarıyor, Poli de Wright’a asist yapıyor. İlk yarı boyunca Rıdvan-Larin ikilisi, Antalyaspor’un sağ kanadını neredeyse hiç kullanamıyor. Önce Gökdeniz, ardından Bünyamin bu isimleri karşıladı ve pozisyon dahi vermediler.
İlk yarının en çok mücadele eden isimlerinden Gökdeniz, yine anlamsız bir şekilde 2.yarıya başlayamıyor. Sanırım bu çocuğun sözleşmesinde “90 dakika oynayamaz” diye bir madde var. Ne yaparsa yapsın sahada kalamıyor. Hiçbir şey yapmasa bile her maç 90 dakika sahada kalmayı başaran Haji Wright gibi.
İlk yarıda Gökdeniz’i bir türlü geçemeyen Rıdvan’ın imdadına Ersun Yanal yetişiyor ve oyuncu değişikliği ile Antalyaspor’un kimyasını bozuyor. 49.dakikada topu alan Rıdvan, Gökdeniz’in boşalttığı alandan elini kolunu sallayarak ceza alanına girip takımının ilk golünü atıyor.
Maçın özeti de bu aslında. Beşiktaş ve Sergen Yalçın’ın yapamadığını, Ersun Yanal tek bir hamleyle gerçekleştiriyor.
Maça 6 önemli oyuncusundan yoksun çıkan, sağ beki olmayan, aynı mevkide görevlendirdiği iki oyuncusu da sakatlanarak oyundan alınan, 90 dakika boyunca 5 kez sistem değiştiren Beşiktaş, maçı kazanacağına kendi de inanmıyordu. Maç sonu Sergen Yalçın’ın, “Bu maçı kaybetseydik de çok üzülmeyecektik” sözü bunu gösteriyor.
İlk yarının en kötüsü Mukairu, Gezzal’ın golünden önceki hatayı yapana kadar sahada kaldı, Fredy, Batshuayi’ye asist yapana kadar sahadaydı. Görevlerini yaptılar (!) ve kenara alındılar.
İlk haftalarda her türlü sonuç normaldir. Ancak aynı hatayı her hafta tekrarlayarak maçı rakibe hediye etmek aptallıktır. Futbolda şike, sadece parayla maç satmakla olmaz. İşleyen bir takımın dişlileri ile oynayıp dengesini bozarak da aldığın maçı rakibe hediye edebilirsin. Dalga dalga gelen Beşiktaş ataklarına karşı oyuncu değişikliği yapmak için skoru rakibe vermeyi beklemek de dolaylı bir şikedir. Ersun Yanal futbolu kafasında bitirmiş ve bir Anadolu takımı olan Antalyaspor’da egosunu tatmin ediyor.
Ersun Yanal teknik adamlık yaparken, Sergen Yalçın; Erol Bulut gibi isimler genç birer futbolcuydu. Bu isimler bugün, teknik adam olarak Yanal’a futbol dersi veriyor.
Antalyaspor iyi bir kadro kurdu, potansiyeli de var. Ancak Ersun Yanal’a rağmen kazanacak bir sistemi henüz geliştiremedi.