Duygu yoğunluğunun hakim olduğu bir ortamda izlediğim Beşiktaş-Antalyaspor maçından sonraki yazımda, teknik ve taktik analiz yapmaya elim varmamış, daha çok atmosferden bahsettiğim bir yazı yazmıştım.
Duyguları bir kenara bırakıp saha içine girersek… Yeni transferlerini oynatamayan iki takımın da çok eksiği vardı. Antalyaspor’da neredeyse takım yoktu. 18 futbolcu İstanbul’a gelmedi ve altyapıdan 5 genç kadroya dahil oldu.
Böyle maçlarda ilk 15 dakikalar çok önemlidir. Maçlara hızlı ve baskılı başlayan Beşiktaş, kazandığı müsabakaların ilk bölümlerinde attığı gollerle sonuca gitmiştir. Yani Antalyaspor’un puan alabilmesi için rakibinin baskılı olduğu dakikaları hasarsız atlatması gerekiyordu.
Bol eksikli kadroda Nuri Şahin takımını sahaya 4-2-4’e benzeyen bir sistemle oynattı. Fredy ve Mehmedi dönüşümlü olarak ileri uca gitseler de daha çok orta sahayı kalabalık tutup, Redmond-Gedson ikilisinin oyun kurmasını önlemeye yardım ettiler. Bu 3’lüyü geçebilen Beşiktaş orta saha oyuncuları ise temaslı futboluyla orta alanda görev alan Bünyamin’e takıldı.
Maç öncesi belirlenen taktik harfiyen işledi. Beşiktaş’ın çok sayıda atağı, Antalyaspor orta sahasında bertaraf edildi. Kadro darlığı nedeni ile Antalyaspor’un kaptığı topları hücum hattına taşınamaması nedeni ile ilk 45 dakika kördüğüme dönüştü.
4,17’de sahaya atılan oyuncak bebekler, devamında Ömer Toprak-Valentin Rosier’in uzun süreli sakatlıkları nedeni ile maçın ilk yarısında tempo hiç yükselmedi, bu tablo da Antalyaspor’un istediği senaryonun gerçekleşmesine yardımcı oldu.
İkinci yarının ilk bölümü de çok önemliydi. Çünkü gol yemesi halinde hamle oyuncusu olmayan Antalyaspor, bir anlamda maçtan kopacaktı. Ömer-Veysel ikilisi çok uyumlu, ilk kez Süper Lig’de oynayan Ataberk de kendisini bugüne kadar görmeyenlerin gözlerini kör edercesine özgüvenli ve başarılıydı. Kurtardığı penaltı dışında, 2’si ofsayt olduğu için kayıtlara geçmeyen 7 net pozisyonda gole geçit vermedi.
Maçın hikayesi; camiayı haftalarca Alperen’e mahkum eden ve Ataberk’i küstüren zihniyete inat gelişti adeta. Boyu kısa olduğu için eleştirilen Ataberk, tüm yan topları aldı. Futbolu çok bilenlerin (!) ‘halı sahada bile oynatmam’ dedikleri adam, ilk lig maçında 40 bin kişinin önünde adeta resital verip, çok bilenlerin futbol bilgilerini sorgulamalarını sağladı. Boffin ile devam edilseydi muhtemelen gönderilecekti. Ataberk’i izledik ve yıllar sonra Antalyaspor kalecisinin de penaltı kurtardığına şahit olduk.
Maçın hikayesi, Ataberk’in 1 yıldır uğradığı haksızlığın bariz şekilde ortaya çıkması için daha dikkat çekici oldu. Belki de uzatma dakikalarında sebep olduğu penaltıyı kurtararak, görmeyen gözlerin açılmasına neden oldu.
Sezon başında saçmalama rekoru kıran Antalyaspor scout ve teknik ekibinin sezon başı transfer döneminde yaptıkları hatalar nedeni ile camiaya kocaman bir özür borcu olduğunu düşünüyorum. Kısıtlı imkanlarla kulübü ayakta tutmaya çalışan başkan ve yönetimin kaynaklarını çok kötü kullandıkları için de yönetimden af dilemeleri gerektiğine inanıyorum.
Beşiktaş maçında performansları ile dikkat çeken çok sayıda oyuncu vardı. Maçın yıldızı Ataberk’i bir kenara bırakalım. Fredy-Ndao-Ghacha üçlüsü vasatın biraz üzerindeydi. Ancak Admir Mehmedi’yi Antalyaspor’da ilk kez mücadele ederken izledim. Savunmadan top çıkardı, pres yapıp top kazandı ve takımı için gerçekten mücadele etti. Üstelik maçı sakatlanmadan tamamladı!
Fernando, son haftalarda daha çok mücadele ediyor. Sadece oynamıyor, takımın saha içindeki beyni olarak etrafındaki oyuncuları da oynatıyor.
Kamuoyunun çok tartıştığı eleştirilere gelince… Maçtan önce de, maç içerisinde de Beşiktaş taraftarı ara ara “Hükümet istifa” sloganları attı. Ancak bu maçın temposunun düştüğü anlarda ve kısa süreli oluyordu. Ne zaman ki polis tribünlere girip müdahalede bulundu, iş çığırından çıktı. Maçı tamamen bırakan taraftarlar, polisin müdahalesine inat protestolarını artırdı. Beşiktaş taraftarının bu hareketine Antalyaspor taraftarı da destek verdi. Müdahale fikri kime aitse, maçın atmosferinin yükselmesinin sebebi odur.
Maçın ardından, Alanyaspor’un da aralarında olduğu çok sayıda kulübün yaptığı ortak açıklamalara Antalyaspor’un katılacağını düşünmüyorum. Çünkü Antalyaspor’un başkanı ve yönetimi, “hükümet” ile “devlet”i ayırt edebilecek kapasitede insanlardan oluşuyor.