Sonunda, aylardır gündemin birinci sırasından inmeyen CHP Kurultay’ında sona geldik. Gelin bugün biraz da CHP Genel Merkezi’ni mercek altına alalım ve esas tespiti yapalım. Bu kurultay, Kemal Kılıçdaroğlu – Özgür Özel değil; Kemal Kılıçdaroğlu – Ekrem İmamoğlu yarışıdır. Biz bu filmi daha önce de yaşamıştık.
Yaşı yetenler hatırlayacaktır. 2000 yılında, Fazilet Partisi’nde Recai Kutan ile Abdullah Gül Genel Başkanlık yarışına girmişler, az bir farkla Recai Kutan kazanmıştı. Fazilet Partisi’nin Genel Başkanlığı’nı kazanamayan o zamanki ‘yenilikçi’ ekip de partiden ayrılarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurmuştu.
Kimdi o isimler?
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener.
Bugün de CHP’de benzer bir durum yaşanıyor. Bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu; diğer tarafta da Özgür Özel – Ekrem İmamoğlu ekseninde ‘değişimci’ ekip. Gerçi, Kurultay sonucu ne olursa olsun, CHP’de bir kopma yaşanmaz. Şayet Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, bu yarılma kendisini bir sonraki kurultaya devreder ve esas sonuç orada alınır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs’tan sonraki yanlışlarını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle biraz Özgür Özel ekibine odaklanalım.
Yukarıda da ifade ettim. Bugünkü yarılma özü itibarı ile Kemal Kılıçdaroğlu – Ekrem İmamoğlu ayrışmasıdır. Bu cümleden, Özgür Özel’in ‘emanetçi’ Genel Başkan olacağı sonucu çıkarılmasın. Özgür Özel’in Genel Başkanlığı ile Ekrem İmamoğlu’nun en geç 2028 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı adaylığının garantiye alınması süreci başlayacak. Olayın da bam teli burada. Çünkü bugüne kadar Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı esaslı bir çıkışına tanık olmadık. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden önceki ‘Demokratik Parlamenter Sistem’ sözü ve talebinin patenti, Ekrem İmamoğlu’nun değil, Altılı Masa’ya aitti ve Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olarak mecburen sahipleniyordu. Ancak seçimden sonra yapılan bütün değerlendirmelerde İmamoğlu ve kısmen Özgür Özel, bu konuyu bir daha gündeme getirmediler. Ekrem İmamoğlu’nun bugüne kadarki söylem ve yaklaşımlarını incelediğimizde, bu konunun çok da gündeminde olduğunu göremiyoruz.
Özetle, Özgür Özel kazanırsa, büyük ihtimalle, ‘Demokratik Parlamenter Sistem’ ifadesi raflardaki yerini alacak ve CHP ister muhalefet ister iktidar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine eklemlenmiş bir parti haline gelecektir. CHP adına da en büyük ‘değişim’ bu olacaktır.
Elbette takdir 1363 delegenin.
Gelelim Antalya’ya.
Daha önce de Antalya’da uzlaşı için ‘mezara kadar değil, pazara kadar’ diye yazmıştım. Büyük Kurultay öncesinde bu söz bir defa daha doğrulandı ve şu saat itibarı ile Antalya delegasyonu, Parti Meclisi’nde Antalya’yı temsil etmek üzere bir ad üzerinde uzlaşabilmiş değiller. PM adayları olarak adı öne çıkan Mustafa Erdem, Cavit Arı, Aydın Özer, Çetin Osman Budak, Yusuf Meriç, Nilüfer Deveci gibi adlar henüz delegasyonunun desteğini alamadılar. Bu isimlerin her birini ya da birkaçını destekleyen ikili üçlü gruplar var.
Bugüne kadar, bölünmüş ya da bütünleşik bütün eylemler, Antalya içerisi etkiliyor, deyim yerindeyse, aile içerisinde kalıyordu. Ancak artık CHP Parti Meclisi’nde Antalya’nın temsili söz konusuyken hala ortak bir tavır üretilemiyorsa, o zaman akla “Uzlaşı mı; o da ne?” sorusu geliyor. Uzlaşının esas olması gereken yerde tam da bir yamalı bohça durumu var karşımızda.
Gelelim delegasyonun hangi Genel Başkan adayını destekleyeceğine. Bu konuda da çok çeşitli tevatürler ortaya atıldı. Ağırlıklı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında olduğu bilinen Antalya delegasyonunda, Özgür Özel için, en bonkör değerlendirmelerde 14 – 15 delegenin destekleyeceği değerlendirmesi yapılıyor. Ancak bu değerlendirme ne kadar gerçeği yansıtıyor, emin değilim. Örneğin, Özgür Özel’i destekleyeceği, hatta anahtar listesinde yer alacağı söylenen 27. Dönem Milletvekili Çetin Osman Budak, “Ben Genel Başkan’a imza verdim. İmza vermek çocuk oyuncağı değil, onur meselesidir. Nasıl Özgür Özel’i destekleyebilirim” diyerek kendisi ile ilgili yapılan bütün spekülasyonlara kapıyı kapattı. Budak gibi değerlendirme yapan başka delegeler de var.
Bunun yanısıra, belediye başkan adaylığı için her iki genel başkandan söz aldığını söyleyen delegelerin de bulunduğu kulisler de konuşuluyor. Böylesine bıçak sırtı bir ortam da bu tür cümleler de doğal olarak tepki topluyor.
Antalya delegasyonunun son fotoğrafına bakıldığında Özgür Özel’i destekleyecek delege sayısının 10’u geçmeyeceği, en sağlıklı değerlendirme olacaktır. Elbette sandıktan ne çıkar, bilinmez. Ama hala belirsizliğini korusa da fotoğraf bu.