Bugün Antalya’da bir grup sanatçı, belediyelere atanan kayyumlarla ilgili bir basın açıklaması yaptılar.
Kayyum ile ilgili gökyüzü altında kurulabilecek yeni bir cümle kaldı mı bilmiyorum.
Ancak bugünkü açıklamanın önemi, bu cümleleri kuranların kimlikleri, yani sanatçı oluşlarıydı. Zira sanatçılar topluma eserleri ile yön veren, toplumsal gelişimin ana dinamiklerinden birisi olan kesimdir. Bu nedenle de, onların eserlerinin yanısıra söyledikleri ya da söylemedikleri de çok önemlidir.
Açıklamayı izlerken, Rıfat Ilgaz’ın ‘Aydın mısın’ şiiri bütün benliğimi sarmış vaziyetteydi.
Bu nedenle, izninizle bu köşeyi, bu şiire ayırmak istiyorum. 

AYDIN MISIN  

Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun

Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol

Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol

Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol 
Evet. Bugün açıklama yapan sanatçılarımız aydındı.
Şimdi kendimize soralım:
AYDIN MIYIZ?