Antalya kıyılarında ve parklarındaki işgallerin hepimiz farkındayız. Sahilde ya da bir parkın yakınında bir büfe kiralayan, hemen, büfenin misli misli katı alana masa, sandalye, sahilde ise şezlong, şemsiye atarak büfenin alanına geçiyor ve insanların kullanımına dolaylı yollarla kapatıyor.
Ne yazık ki yerel yönetimler de, işgaliye parası alarak bu işgalleri meşru zeminlere taşıyor. Çünkü buradan elde edilen bir gelir var ve bundan olmak istemiyorlar.
Şimdi bu işgallere, ‘üç harfliler’ diye bildiğimiz, ucuzluk market zincirleri de katıldı.
Bu market zincirleri, her yerde açılarak, bakkalından manavına, kırtasiyesinden züccaciyesine kadar küçük esnafın bitmesine yol açmıştı. Bunlar nedeni ile artık veresiye defterine güvendiğimiz, ay sonunda gidip de hesap gördüğümüz ‘bakkal amca’lar kalmadı.
Bu üç harfliler, esnafı bitirmekle kalmayıp, insanları sağlıksız, güvensiz, başta gıda olmak üzere, ürünlere mecbur bıraktılar. Çünkü halkın alışveriş yapabileceği bunlardan başka yer kalmadı. Bunlar rafa ne koyarlarsa, insanlar da onu almak zorundaydı.
Tekrar konumuza dönecek olursak; bir apartmanın giriş katını kiralayan bu üç harfliler içeride tadilat yaparak, orayı kendilerine uygun hale getiriyorlar. Tabi, tadilat sırasında binaya ne tür zarar verdikleri de ayrı bir merak konusu.
Ama artık içerideki tadilat yetmez oldu ki, alanlarının dışına taşmaya başladılar.
O kadar ki, otobüs durakları ile sırt sırta komşu olur hale geldiler. Yani kaldırımı işgal ediyorlar.
Aşağıdaki resimde bu durumu görebilirsiniz.
Bu otobüs durağı Kepez, Tevfik Fikret caddesinde. Sizin de görebileceğiniz gibi, durak ile mağaza arasında geçiş alanı kalmadığı için insanlar durağa geldiklerinde yola inip devam etmek zorunda kalıyorlar.
Biliyoruz. Ülkemizin hiçbir döneminde hukuksuzluk bu kadar yoğun yaşanmamıştı ama bunun adı artık başka bir şey.
Ne diyelim.
Adı üstünde!
Üç harfliler!