İnsanlar, kavramlar üzerinden konuşur, tartışır ve anlaşırlar. Çağımızda küresel çeteler, kavramların içlerini boşaltıp dönüştürerek, toplumsal iletişimde kargaşaya yol açmakta ve bunun sonucunda da yozlaşma aşamasına geçilmektedir.
Bir başka boyut ise iletişim çağında iletişimsizlik.
Dernek, sendika, partiler ne kelime amatör müzik topluluklarında bile gözlemlediğim davranış bozuklukları “süper ego” kılıfıyla açıklanmaya çalışılmaktadır. (Burada söz konusu olan “süper ego” içeriği boşaltılan kavramlardan sadece biridir.)
Meraklısı için bir parantez açarak ego kavramını tanımlayalım. “Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı, hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç-isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir.”
“Marifet iltifata tabidir” derler. Kayda değer bir marifeti olmadığı hâlde kibir ve kendini beğenmişlikle etrafa afra tafra atmanın “şişkin ego” ile ne ilgisi olabilir? Ancak; kişilik bozukluğu, etik zafiyet, kifayetsiz muhteris olmakla derin bir bağı olduğu kesindir.
Bu davranış biçimini sergileyenler, bulundukları yapılarda (dernek, sendika, parti ve hatta amatör korolar vb.) etraflarında kendilerinden daha çok marifeti olan kimseyi barındırmak istemezler. Şöyle ki o yapıda onlardan daha büyük, daha birikimli kimseler olmasın ve böylece “en büyük” olarak bir tek onlar görünsünler… Ne “şişkin ego” değil mi? Yoksa özgüven eksikliği mi desek?
Seçime mi girecekler? Yaptıkları yönetim listesindeki her kişinin kendilerinden daha alt seviyede olmasına dikkat ederler ki biricik büyük onlar olsun. En büyük başkan bizim başkan!
Bir amatöre koroda bir çalgı mı çalıyorlar? Aynı çalgıyı çalan, ancak onlardan yetkin birinin olmasına tahammül edemezler. Gelen müzisyene “Burada ben çalıyorum. Sen gelme…” diyeni mi arasınız, aynı anda şefe, “Filanca gelirse ben gelmem” diyerek tehdit savuranını mı? Bu amatör toplulukta herhangi bir maddi rant olmadığını hatırlatmama izin
verin lütfen. Bu davranış biçimi, toplumsal yapılar içinde böylesine yaygınlaşmış ise psikolog, sosyal psikolog ve davranış bilimiyle uğraşanlara kolay gelsin demek düşer bize. İşleri iş demektir. Sosyal şizofreninin kılcal kökleriyle beslenerek tavan yaptığı bir dönemden geçiyor ülkemiz. Toplumsal çürüme mi demeliydim yoksa?
Psikolog-yazar Gündüz Vassaf, “Şişkin egolar, ezilmiş egolar sayesinde var” demektedir. Yöneten yönetilen ilişkisinde ise tırnak içinde de olsa şişkin ego denilen davranış biçimlerini Konfüçyüs’ün sözleriyle ifade etmeye çalışalım. “İdare etmek dürüstlüktür. Sen doğru yönetirsen yanlış olmaya kimse cesaret edemez.”