Her şey gözlerimizin önünde oldu.
Tam 7 yıl önce, İstanbul’un havasına suyuna, toprağına göz dikenlerin, Taksim’in ortasındaki bir parka yapmak istedikleri alışveriş merkezi, bir avuç çevrecinin başlattığı direnişle, tüm ülkeye yayıldı. Bu direniş büyüdü Gezi İsyanı oldu. Tüm ülkenin baskıya alınmasına, tüm coğrafyanın betona gömülmesi tehlikesine karşı halkın bir cevabıydı bu protestolar.
Her şey gözlerimizin önünde oldu. Değişik tarihlerde protestolar sırasında 8 gösterici öldürüldü. 12 kişi gözünü kaybetti. 90’dan fazla insan kafa travması geçirdi. Eylemcilerden dolayı tek bir güvenlik görevlisi ölmedi. Ölen tek polis ise, eylemcileri kovalarken üstgeçitten düşerek ölmüştü.
Her şey gözlerimizin önünde oldu. Gezi’nin üstünden tam 6 yıl geçtikten sonra dava açtılar. Gezi’yi mahkum etmeye çalıştılar. Mahkeme olma gereğinin hiçbir şartını yerine getirmeyen bir heyet tarafından çok kısa sürede dosya karara çıkarıldı. Süreci takip eden herkes mahkumiyet verileceğini düşünüyordu. Ama anlaşılan nereden geldiğini bilemediğimizin bir telefonla Gezi davasında yargılananlar hakkında beraat kararı verildi. Oysa Gezi, sanık yapılamazdı. Bir halk hareketinin mahkum edemezsiniz. Kendiliğinden gelişen, barışçıl protesto gösterilerinden darbe, Anayasayı ilga suçu çıkaramazsınız.
Her şey gözlerimizin önünde oluyor.
Davada beraat eden ve tahliyesine karar verilen Osman Kavala için 15 Temmuz Darbe girişimi dosyası da varmış. İstanbul Başsavcılığı bu dosyadan tutuklanmasını istedi. Anlaşılan gelen başka bir telefon, artık yargı organı diyemeyeceğimiz mekanizmaları harekete geçirmişti. Gerçi televizyonlara baktığımızda telefonun nereden geldiği belli oluyordu. Birileri, yargı kararına gerek duymadan, Gezi’yi çoktan mahkum etmiş, Kavala’yı çoktan terörist olarak yaftalamıştı.
Her şey gözlerimizin önünde oluyor. İktidarın içinde derin çatlaklar var. Biri yargıda bulunan bir ayağı oraya, diğeri buraya çekiştiriyor. Daha önce çok çekiştirildiği için paramparça olmuş yargı sistemi, bırakın adalet dağıtmayı, en basit hukuk kurallarına bile uyamıyor.
Her şey gözlerimizin önünde oluyor. Düne kadar beraber olan Devlet Bahçeli ekibiyle Doğu Perinçek ekibi kavga ediyor. Biri diğerini Çinci-Rusçu diye suçlarken, diğeri de ona ABD’ci diyor. Oysa ikisi de kendilerini en Milli diye halka sunardı.
Her şey gözlerimizin önünde oluyor. Türkiye yönetilemiyor. Suriye’de Idlib’de tehlikeli anaforlar oluşuyor. Olan Ortadoğu halklarına oluyor… Ne işimizin olduğunu anlamadığımız Libya’da gemilerimiz batırılıyor. Ortada milyon dolarlar, değişik hesaplara transfer ediliyor. Ortada büyük işsizlik varken, birileri zırhlı son model Mersedeslere biniyor. Umutsuzluktan insanlar intihar ediyor.
Tüm bu haksızlıklar adaletsizlikler, gözlerimizin içine bakamayan bir muktedirin halkıyla göz göze gelemeyen bir iktidarın zamanında oluyor.
Şu anda oluyor…