Yıllar yılı “çevre” kelimesini “çevre”nizden çok duymuşsunuzdur. Çok çevrecidir, çevre aktivistidir, çevreye karşı duyarlıdır gibi pek çok kişiyi niteleyici çevre kelimesini cümleler içerisinde kullanıldığını işitmişsinizdir. Peki çevre deyince aklına niye doğa gelir ki insanın. İnsan da çevresiyle var olmuyor mu? Evet önce kendimizden başlayan bir süreci özetleyerek nasıl çevreci olunmalı anlatacağım.  
 Nasıl ki devamlı görüştüğünüz 5 kişinin ortalaması sizin karşınızdaki tekamülünüzü oluşturuyorsa, gün içerisinde her davranışınız da gün ortalamanızı size verir. Evrende tek başınıza olmadığını bilmeli insan dolayısıyla da kaynakları tüketme değil aktarmayı düşünmeli. Nereye mi? Gelecek nesillere, gelecek kuşaklara!  Başkalarına uşak olmamaları için. . . 
 İşte nefes almak kadar elzem, su kadar vazgeçilmez, beşer ihtiyaçlar kadar mühim olan şey çevrenize olan bakışınız, açınız ve pencerenizdir. Onlarla var olduğunuzu, kendiniz kadar onları da düşünerek gelişmeye, değişmeye ve optimum ölçekte dönüşmeye teşvik etmeli, bunu yaparken de kollektif faydayı önceliklendirmelisiniz. Asıl olan toplumsal ikbali düşünerek, kişisel ikbali ikinci plana itmektir. Siz çevrenizi, içerisinde bulunduğunuz toplumu düşündüğünüz vakit zaten toplum sizi belirli bir konuma getirecektir.  
Tabiatın huzuru ve sükunu için kişinin kendisi gerek şart ama yeter şart değildir. Çevrenizi, çevrenizdekileri işin içine dahil etmeli ve bir şeyin kıymetini finansal yansımasıyla ölçeklendirmenin yanlış olduğu bilinmelidir. 
2019 yılından bu yana doğup büyüdüğüm memleketim Manavgat Beşkonak’ta 5 yıldır vermiş olduğumuz tabiatımız noktasındaki kıymetli ve onurlu mücadele çevre konusunda adım atarken, sizinle beraber yol yürüyen çevrenizdekilerinde ne denli önemli olduğunu gösterdi. Haklı gerekçeleriniz ve nedenleriniz olsa bile topluma mal etmediğiniz hiçbir krizi çözemez ve hiçbir davayı başarıya ulaşamazsınız. Yer altı zenginliklerini çıkarmaya ihtiyacımız olduğunu elbette biliyoruz. Ülke ekonomisine katkıda bulunmanın yolları sadece yer altından geçmiyor. Yüce yaradan öyle güzel bir yer yüzeyi üzerinde yaşamayı nasip etmiş ki bize, çocuklarımıza, onların çocuklarına sonsuz hizmet edecek yeterlilikte doğal stoğumuz var. 
Asıl iş ülkemizin hudutları içerisinde sahip olduğumuz bu stoğun azalmasına sebep olarak kısa vadede refahı yaşadığını düşünen zihniyetin gerçekleri görmesini sağlamak. Ben değil biz demeyi, evrende tek canlının insan olmadığını ve hayatın devamlılığı içinde diğer canlılara ihtiyacımız olduğunu top yekün anlatmamız gerekiyor.