Cumhuriyetimizin banisi aziz Atatürk’ün “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel şehridir” sözüyle cümleme başlamak istiyorum. Aziz atamız Torosların derinliği, heybetli silüeti ile akdenizin engin maviliği karşısında büyülenip, şehrimizin o dünyaca ünlü meşhur mukayeseli üstünlüğünü ifade etmiştir. Antalya’mız, doğal, tarihi ve kültürel zenginliği sayesinde dünya şehirlerine kıyasla mukayeseli üstünlüğe sahiptir. Bir heykel tıraş misali çalışma yapmaksızın, emek sarfetmeksizin, yüce Allah’ın bizlere bahşettiği doğal güzelliklerin üzerinde hep birlikte yaşıyoruz. İşte bu şehirde yaşamak, insana belirli bir mana, anlam ve sorumluluk yüklemektedir. Bu bilinçle bu şehrin potansiyeline sahip çıkmalı, tabiatı korunmalı, gelecek hikayesi tahayyülü yapılmalı, nesiller üzerinde güzellikleri aktarılmalıdır. İkamet eden vatandaşlarımız gibi bu şehrin karar vericilerine ve idarecilerine de bugün düşünülmez olan yarın kaçınılmaz olur anlayışıyla büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Geçmişte atılan adımların sonuçlarını bugün, bugün atılacak olan adımların sonuçlarını da yarın hep birlikte yaşayacağız. 

Sermayedarların hüküm sürdüğü, siyasilerin kulaklarının üzerine yattığı, idarecilerin koltuklarını koruduğu bir dönemden geçiyoruz. Hemşehrilerimizi ziyaretlerimde hep şu cümleyi kurdum; “masa da olmazsanız menü de olursunuz.” Yatırımlar konuşulurken, hizmetler planlanırken, icra masasında temsilciniz yoksa artık menüdesinizdir. Coğrafyayı bilmeyen, demografik yapıdan bi haber olan belirli bir karar verici zümrenin iki dudağı arasına sıkıştırılırsınız. Yerli dinamiklerle, milletin öz değerleriyle barışık bir temsilci grubuna ihtiyacımız vardır. 

Artık coğrafyamızın ve şehrimizin geleceği için hakikati baskın söylemek gerekir. Hakikatin hayat bulduğu, hakikatin hayat olduğu, hakikatin hayat sunduğu bu şehri el birliği ile korumalıyız. Şehri inşa ederken nesli ihya edecek paradigmalar ile yol almalıyız. Bugüne kadar Antalya ne seçilmişlerinden ne de bürokratlarından hak ettiği hizmeti almamıştır, alamamıştır. . .

Makus talihine kurban edilen bir şehrin kanaat önderi olarak, bugüne kadar gayretimiz Antalya’nın tarım da, turizm de ülkenin umudu olması, ufku olması ve bu sektörden yaşamını idame ettirenlerinde yurdu olması içindir. Ötekini dinleyen, ötekini anlayan ve öteki ile bir arada yaşamanın yollarını arayan bir şehri hayal ediyoruz. Ötekisiz belediyecilik anlayışı ile yerel yönetimlerin hizmet götürdüğü, ötekisiz merkezi hükümet anlayışı ile yatırımların gerçekleştirildiği ve müşterek işlerin çalışma barışı içinde yürütüldüğü bir yönetim anlayışı tahayyül ediyoruz. Politize olmadan ötekisiz yaşamak istiyoruz. 

Biz içerisinde yaşadığımız toplumun bir ferdi ve kanaat önderi olarak geleceğin Antalya vizyonu ile insanlığın huzur bulduğu, ekolojiden gelen doğal kaynaklarımızın korunduğu, geliştirildiği, marka bir Antalya imajı yaratarak, Antalyalı’ lık prestiji ve itibarı oluşturmak gayesiyle siyaset üstü bir duruş, siyasete yakın diyalog köprüleri inşa ederek, iyiyi ve doğruyu ibda etmek, her dünyalının ömründe bir kez Antalya’ yı ziyaret etme hayali kurduğu bir kenti tahayyül ediyoruz. 
Ya siz?