Geçen hafta, ‘Güruh’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Kendisine ‘Milli İrade Platformu’ diyen ve cemaat ve tarikatların kurdukları dernek ve vakıfların bir araya gelerek oluşturdukları platform, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, TBMM Genel Kurulu’nda “sizin cemaat, tarikat; bizim sivil toplum kuruluşu dediğimiz yapılarla protokol yapmaya devam edeceğiz” açıklaması üzerine gelen tepkilere cevap veriyor ve Milli Eğitim Bakanını destekleyerek, kendileri gibi düşünmeyenleri ‘güruh’ olarak niteliyordu.

Aynı kesim, 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde de bugün ‘güruh’ dedikleri kesimler için ‘azgın azınlık’ demişlerdi.

Cuma akşamı, Suudi Arabistan’da yapılması planlanan Süper Kupa finali öncesinde yaşananlar ve kendiliğinden oluşan toplumsal tepki, ‘güruh’ ve ‘azgın azınlık’ın ne olduğunu, eylemli olarak gösterdi. Ve bu olay gösterdi ki, artık karşımızda, iktidardan aldıkları güçle, bir ‘şımarık azınlık’ var.

Tekrar hatırlatalım. Bu şımarık azınlık, Kurtuluş Savaşı bütün hızı ile devam ederken, Konya’da Mustafa Kemal’den, medrese öğrencilerine askerlik muafiyeti istiyordu.

Artık meselenin adını tam koyarak, iktidar ile mücadelede doğru mevziye geçmek gerekiyor.

Sorun, Türkiye’de sadece iktidar sorunu değildir. Kurtuluş Savaşı ve sonrasında gerçekleşen Cumhuriyet Devrimi ile bu devrimin ortadan kaldırmak istediği gerici feodalizm arasında mücadele sorunudur. Ağalık, şeyhlik, cemaat, tarikat tarzı ortaçağ kalıntısı feodalizmin temel sorun olduğu noktasını kaçırırsak, karargahta hata yapmış oluruz.

Ne yazık ki, muhalefet partileri, oy devşirme hesabında bu noktayı görmezden geliyor. Mücadelenin odak noktasına bu temel anlayışı koymadığı için, cemaatlerin, tarikatların Türkiye’nin sosyolojik gerçekliği olduğu safsatasının arkasına sığınarak gereken adımları atamıyorlar. Özellikle CHP, bu adımları atmayarak, altı okun devrimcilik ilkesini göz ardı ediyor.

Neyse ki; bu toprakların insanları gerçek anlamı ile ‘feraset’ sahibi. Atatürk ve Cumhuriyet Devrimlerinin toplumsal yaşama etkilerinin farkında, ki muhalefetin aymazlığına rağmen, kendiliğinden harekete geçme tepkisini gösteriyorlar.

Aslında biz bunu bugün yaşamıyoruz. Bugün sadece daha geniş toplumsal kesimler tarafından yaşama geçirildiği için dikkatimizi çekiyor. Örneğin, 2007 mitingleri, Haziran Ayaklanması, 2017 referandumu, 2019 yerel seçimleri bu tepkilerin farklı yöntemlerle yaşama geçmesiydi. Bu örneklerin sonuncusunu, 29 Ekim 2023 Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşadık. İktidara rağmen halk, en görkemli şekli ile kutladı ve Cumhuriyetine sahip çıktı.

Cuma akşamı yaşananlar gösterdi ki; Milli İrade Platformu ve benzerleri, istedikleri kadar ‘güruh’, ‘azgın azınlık’ desin, Mustafa Kemal (Gazi Mustafa Kemal Atatürk değil) ve devrim kadrolarının kurduğu Cumhuriyetin ne demek olduğunun farkında olan bu halk, iktidarın nimetlerine yaslanarak ‘hormonlu’ şekilde palazlanan bu ‘şımarık azınlık’ amaçlarına ulaşamayacak ve ‘yobaz’a ‘yobaz’ demeye devam edecek.

Ne mutlu bana, Cumhuriyet nesliyim,

Ne mutlu bana ki, yılın son gününde bana bu yazıyı yazdıran bu toprakların evladıyım!