Neredeyse at yarışı izler gibi döviz-TL yarışı izliyoruz.
24 saatte yüzde 25 fakirleştiğimiz günlerden geçiyoruz.
Bilgimiz olmadan fikrimiz olduğu için de, yaşanan sorunları sağlıklı değerlendiremiyoruz.
Türk Lirası ile kazanıp Dolar ve Euro ile harcayan bir milletiz. Ve bunu biz seçtik.
Çünkü üretmeyip, ithalatla açık kapatmayı tercih eden milletlerin makhum olduğu bir sonu yaşıyoruz.
Tarım ülkesi olan Türkiye’de temel tarım kalemlerini bile ithal ediyorsak, yaşadığımız son, büyük sürpriz olmasa gerek.
Yaşanan krizin tek sebebi ABD’li bir papaz ise o kriz sona erdiğinde Türk Lirası eski değerine kavuşacaktır.
Hukuk ve adaleti bir kenara bırakıp, papazı yarın serbest bıraksak döviz 1 ay önceki haline gelir mi?
İşin özü ve gizemi bu sorunun cevabında yatıyor olsa gerek.
Geçtiğimiz hafta Toptancı Hali’nde iş insanları ile görüştüm. Tamamına yakını komisyonculuğun bittiğini, seralarda yaptıkları üretimin de açıklarını kapatmaya yetmediğini söylüyor.
Esnafın durumunu yazmaya gerek yok. Antalya’nın en işlek caddelerindeki dükkanların büyük bölümü satılık veya kiralık.
Turizmde sezonun en hareketli döneminde olduğumuz için şu anda hissedilen çok fazla bir şey yok.
Ekonomiyle hiç ilgisi yok gibi görünse de, yaşanan kriz sporu da fena vurdu.
Antalyaspor’dan bahsetmiyorum. Antalyaspor’un yaşadığı ekonomik sıkıntı, tamamen yönetim beceriksizliği ve bilinçli bir olaydır.
Paranın çok konuşulmadığı basketbola bakalım.
Türkiye genelinde 59 kulüp liglere katılmayacağını açıklamış.
Yüzlerce sporcu ortada. Kariyer planlamasını basketbola göre yapan, yıllarca bunun eğitimini alan insanlar kulüp bulma derdinde.
Kepez Belediyespor’un açtığı seçmelere katılan 300’den fazla sporcu da bunun en büyük göstergesi olmuştur.
Sanatsal ve kültürel etkinliklerdeki azalmaya girmiyorum. Şu aşamada kültür ve sanat biraz lükse kaçıyor.
Yaşanan kriz, her zamanki gibi en çok gençleri ve gelir düzeyi düşük insanları vuruyor.
Çünkü parası olan zaten oturduğu yerden servet yapıyor. Olmayan ise çıkış yolu arıyor.
Eleman arayanların kullandığı bir sosyal medya hesabında geçen hafta gördüğüm bir mesajlaşma yaşadığımız sürecin özeti gibiydi.
Van’dan yazan bir şahıs, “3 kişiyiz ve Antalya’ya geliyoruz. Ne iş olsa yaparız” paylaşımında bulunmuş.
Antalya’da yaşayan bir vatandaşın cevabı: “Burası bitti, Antalya’ya gelmeyin boşuna. En azında Van’da hayat ucuz, orada şansınızı deneyin”.