Bir arkadaşımın anlattığıdır: 2014 yılında ağabeyimden faizsiz ödenmek üzere 10 bin dolar borç aldım. 10 bin dolar o günün parasıyla 21 bin 650 lira ediyordu. İcrada bir dosyam vardı. Davayı kazanmıştım. Faize itiraz ettik, konu Yargıtay'daydı. Ağabeyime borcumu dava Yargıtay'dan dönünce ödeyecektim. Yargıtay'dan bir dava 6 ay bilemedin 1 yıl içinde dönerdi. Muhatabım kamu kurumu olduğu için, para alamama gibi bir riskim de yoktu. Benim alacağım 40 bin liraydı. Dolar 6 ay içinde artsa bile borcumu alacağımın yarısından biraz fazla bir parayla ödeyip geçecektim.

BORÇ YÜZDE 196, ALACAK YÜZDE 55 ARTMIŞ

Faizin başladığı tarihe itiraz etmiştim. Yargıtay'ın karara bağlayacağı bu kadar basit bir konu sürüncemede beklerken, 4 yıl önce 21 bin küsur lira olan borcum bugün 64 bin lira oldu. E-Devlet'ten baktım, o gün 40 bin lira olan alacağım faiziyle birlikte bugün 62 bin lira olmuş. Borcum yüzde 196 oranında artarken, alacağım ise yüzde 55 oranında artmış. Alacağım o gün borcumu karşıladığı gibi, geriye bana 15 - 20 bin lira arasında para kalıyordu. Bugün aynı alacağıma borcumu ödemem için 2 bin lira eklemem gerekiyor.

YARGIYA İNANCIMI DA KAYBETTİM

Sadece bu da değil, benim alacağım 2014 yılında 18 bin 475 dolar yapıyordu, bugün itibariyle alacağım 9 bin 666 dolar yapıyor. Anlayacağınız, döviz yönünden 8 bin 809 dolar zarar etmiş bulunuyorum. 40 bin lira alacağımın karşılığı olan 18 bin 475 lira bugün cebimde olsaydı, bunun karşılığı 118 bin 500 TL idi. Bu da TL olarak kaybımın gerçekte 78 bin olduğunu gösterir. İşin kötüsü bu kadar basit bir dosya 4 yıldır Yargıtay'da bekliyor olunca, yargının işlediğine, yargıdan karar çıkacağına yönelik inancımı da kaybettim.

TÜRKİYE FOTOĞRAFI

Arkadaşımın anlattıkları 16 yıldır ülkeyi yöneten hükümetin, Türkiye'yi nereden nereye getirdiğinin resmidir. Bu rakamları, Türkiye geneli için dövizle alıp, Türk Lirası ile satan, hammaddesini yurt dışından alıp, ürettiği emtiayı yurt içinde pazarlayan, milyonluk - milyarlık cirolarla iş yapan yüz binlerce firma, milyonlarca işletmeyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış ticaret ve dış ödemeler dengesiyle ilişkilendirip ele aldığınızda ortaya çıkan tablonun korkunçluğunu varın siz düşünün. Bu korkunç tablonun tam ortasında devletimizin en yetkilisi çıkıp, "Onların doları varsa bizim de halkımız var, Allah'ımız var" diyebiliyor. İktidar ortağı bir başka muhterem, "Dolarla doğmadık, olmazsa ölmeyiz" deyip, işi hallediyor. Bunların yanında bizim Reis’in, Büyükşehir Belediye Başkanımız Türel'in yorumu biraz daha ‘mantıklı’: "Türkiye şu anda, 'Yeni Türkiye'yi içine sindiremeyen küresel güçlerin ekonomik darbe girişimiyle yüz yüze. Döviz artışı bununla ilgili."

EDEBİYATLA OLMAZ

Bu korkunç tabloyu düzeltmek için olağanüstü hali kaldırmayı, kanun hükmünde kararnamelerle değil devleti yasalarla yönetmeyi, basit bir dosyayı 4 yılda karara bağlayamayacak hale gelmiş yargı sistemini onarmayı, Türkiye'nin imajını yenilemeyi düşünmüyor; idamı geri getirmek, Ortadoğu coğrafyasına ayar vermek gibi Türkiye'yi dış dünyadan daha da koparacak şeylerle uğraşıyorsunuz. İzin vermediğiniz sürece Amerika dış politikanızı belirleyemez, ama dolar ekonomik politikanızı belirler. Dünyadaki esas küresel güç paradır, paralar içinde de Amerikan doları. Amerikan dolarıyla baş etmenizin tek çaresi ekonominizin ve demokrasinizin gücüdür. "Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kalırız" gibi edebiyatlar, bir tek "tweet"le dolar fiyatının 4.5 liradan 6.5 liraya çıkması, ekonomik dengelerinizin çökmesi dışında sonuç vermez.