17 Şubat 2022 Perşembe gecesi Konyaaltı Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu Şef Tayfun Yönlü yönetiminde Hicaz ve Hüseyni makamında eserlerden oluşan bir konser verdi. Son iki yılda yaşanan bir virüs saldırısı sebebiyle evlere kapatılan, sosyal hayatın neredeyse sıfırlandığı bir dönemde verilen konser müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Hep söylerim ya musiki cana şifa, ruha gıdadır.

Önceki yıllarda koro şefliği yapan Zehra Özçelik’in bir yurtdışı göreve atanması sebebiyle yeni dönemde koroyu Tayfun Yönlü’ye emanet etmesinin ne denli isabetli bir tercih olduğunu konsere gelen dinleyiciler tarafından umarım fark etmişlerdir. Hicaz ve Hüseyni eserlerden oluşan repertuar ile bizlere nefis bir koro icrası sundular.

Musikinin mutfağında olanlar koro icrasının ne denli disiplin ve emek isteyen bir çalışma olduğunu bilirler. Düşünün lütfen 40 kişiyle sanki bir kişiymiş gibi eser yorumlayacaksınız. Az önce “disiplin ve emek” demiştim değil mi? Umarım seyirciler Tayfun Yönlü yönetimindeki koronun icrasıyla, sadece Antalya’da değil ülke genelinde adı koro ama kendileri beraber ve solo şarkılar söylenen konserlerle bir mukayese yapmışlardır. Burada bir gerçeğin altını çizmek lâzım elbette son çeyrek asırdır yaygın konserlerden ellerinde bir cetvel kalmış ise.

İşte burada musikinin amaç mı yoksa araç mı olduğu sorusunu evvel emirde musiki kültürüyle uğraşan sosyologların ve kültür tarihçilerinin cevaplaması gerektiğini söylememiz lâzım. Çünkü son dönemde, en az çeyrek asır, musikinin amaç değil araç olduğu bir sosyokültürel kesit yaşanmaktadır. Musikinin, istisnalar dışında, araç hâline gelmesine, hep beraber yapılan müziğin zevkinden çok salt kendi egolarını tatmin etmek için insanların ille de solo yapmayı bir dayatma hâline getirmeleri, bu işi katılımcılardan aidat toplayarak gelir veya ek gelir sağlayanların “müşteri her zaman haklıdır” anlayışı yol açmış ve ne yazık ki ülke genelinde yaygınlaştırmıştır. Öyle konserler seyrettik ki ilk şarkı koro, sonra gelsin solistler geçidi ta ki konserin sonunda okunan hareketli parçaya kadar.

Adı koro, ama kendileri beraber ve solo şarkılar söyleyen yapılar böyle oluşmuş hatta kurumsallaşmıştır. Bir tarihte koroya davet ettiğim bir arkadaş ki hayatında hiçbir koroya gitmemiş ve müzik çalışmamış biriydi, “Solo verirseniz gelirim” dediğinde büyük fotoğrafı okuyan biri olarak hiç şaşırmamıştım.

İşte bunca gerçeğin ifadesinden sonra bu koroyu kurumsal bir yapının, örneğimizde Konyaaltı Belediyesi tarafından kurularak yaşatılmasının önem ve değeri ortaya çıkacaktır, ayrıca koro şefi olarak görevlendirilen şefin, örneğimizde Tayfun Yönlü, musikiyi araç değil amaç olarak görmesidir.

Bunca sözün kıssadan hissesi ise yaşanan gerçekliğin bilincinde olan başta yerel yönetimler olmak üzere Ticaret ve Sanayi Odaları vb. yapıların gerekli girişimleri yapmalarıdır. Bunun Türkiye’deki ilk örneğin Çorum Ticaret ve Sanayi Odası tarafından verişmiştir. Kuruluş aşamasında fakirin de olduğu koro belleğim beni yanıltmıyorsa 25 yıldır çalışmalarına hem de aynı şefle devam etmektedir.

Biz dönelim o gece seyircilere bir koro ziyafeti veren konsere.

Saz sanatçıları: Alperen Kozak (kanun), Coşkun Yeşiltepeler (keman), Gamze Yönlü (klasik kemençe), İbrahim Odabaşı (ney), Mevlut Mutlu (ut), Ömer Faruk Tartı (tanbur), Sonay Mutlu (ritim saz).

Koristler: Abdullah Tipici, Ali Yağlıoğlu, Ayşegül Neşşar, Ayten Pektaş, Bahar Keçeli, Banu Akkuş, Dursun Ali Teber, Erdal Ezik, Fatma Nilgün Ünsal, Fulya Gül, Güzin Asilkan, Habibe Tatar, Hakan Duranal, Hakan Durandurdu, Hakan Neşşar, Harun Çağın, Hatice Acay, İlhan Us, Meltem Şarlak, Mine Yeğen Mustu, Münevver Özyürek Yılmaz, Nihal Özsayın, Rıfkı Demirkol, Seda Akçınar, Selçuk Nasuhoğlu, Semiha Akkuş, Sevgi Büber, Şadiye Hordacı, Şebnem Savranlıoğlu, Tamer Sezgin Ağababa, Tülin Terzioğlu, Yeliz Özkan…

Sunulan eserler:

Hicaz makamı; Peşrev (Refik Fersan), Severin can u gönülden seni tersa çiçeğim (Şevki Bey), Kış geldi firak açmadadır sineme yâre (Şevki Bey, güfte: Saflet Bey), Beni sev ruhumu sar, kalbime yaslan, beni sev (Udi Mısırlı İbrahim Efendi, güfte Halit Bekir Sabarkan) Ben gamlı hzaan sense bahar (Melahat Pars, Güfte Sıtkı Angınbaş) Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtim (Muzaffer İlkar, güfte Şemsi Belli), Benim yârim gelişinden bellidir (Sadettin Kaynak, güfte Karacaoğlan)…

Hüseyni makamı: Ağlarım çağlar gibi derdim var dağlar gibi Sadettin Kaynak), Tutam Yar elinden tutam (Fehmi Tokay, güfte Erzurumlu Âşık Emrah), Tez geçse de her sevgide bin hatıra vardır (Selahattin İnal, güfte Necdet Atılgan), Ay doğarken gecelerden harelenir garip garip (Sadettin Kaynak, güfte Vecdi Bingöl), Leylak takıvermiş saçının tellerine (Bahri Altıntaş, güfte Hasan Kaya Manioğlu), Menekşe kokulu yârim (türkü), A Fadimem hadi senle kaçalım (türkü)

Konserin güzelliklerinden biri de Hicaz makamından Hüseyni makamına geçilmeden önce udi Mevlut Mutlu ile kemani Coşkun Yeşiltepeler’in yaptıkları müşterek taksimdi.

Konserin sunumunu ise Tayfun Yönlü tarafından yapılası ise gecenin bir başka güzelliği oldu şüphesiz. Sevgili Tayfun Yönlü’nün yorumunu özleyenler için sunumda sesini duymak az da olsa bir teselli oldu.

Mayıs ayındaki konserin haberi ise musikinin tadına doyamayanlar için cemre sıcaklığında bir müjde oldu.

Efendim, bu güzel konserde emeği herkese bir kez daha teşekkür etmek düşüyor bize. Sürçü lisan ettikse affola…

Meraklısı için ek: Yıllardır nazım geçen dostlara bir konser şablonu öneririm. Üç bölümden oluşacak konserin birinci ve üçüncü bölümleri koro, ortadaki ikinci bölümde ise üçer şarkı seslendiren iki solist. Biz bu şablon ile 1970’li yıllarda İstanbul Üniversite Korosu ile çok konser verdik. Ancak geldiğimiz “duygusal” toplum yapısı bu şablonu bir anı fotoğrafı olarak bırakıyor belleğimizde. Bu konser kurgusu aynı dönemde İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti tarafından da uygulanan bir şablondu.

Tayfun Yönlü kimdir?

Şefimiz Tayfun Yönlü 1976 yılında İzmir’de doğdu. Baba mesleği sebebiyle ülkenin dört bir yanında yaşadı, 1994 yılında Antalya’ya yerleşti. Aynı yıl o dönemki adı Musiki Evi olan İsmail Baha Sürelsan Belediye Konservatuarı’na öğrenci olarak birincilikle girdi. Hazırlık sınıfını da birincilikle bitirdikten sonra buradaki eğitimine, üniversite eğitimi sebebiyle devam edemedi. 1999 yılında Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. 2004 yılında aynı fakültede iktisat mastırını tamamladı.

2000 yılında TRT’nin açtığı Amatör Ses Yarışması’nda Türk Sanat Müziği dalında Akdeniz Bölge Birincisi oldu. O yıl İsmail Baha Sürelsan Konservatuarı’nda açılan bir boş kadroya sınavla alınarak İcra Heyeti’ne solist olarak girdi. Türk Sanat Müziği İcra Heyeti’ndeki korist ve solistlik görevine 11 yıl kadar devam eden şefimiz iki ayrı dönemde bu toplulukta şef olarak da görev yaptı.

2001 yılında Türk Eğitim Vakfı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı’nın açtığı ses yarışmasında Türkiye ikincisi oldu. Bu yarışma, vefatlarından sonra bütün servetlerini Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bağışlayan Safiye Ayla ve Zeki Müren’in aziz hatıraları için düzenlenmişti. Şefimiz Safiye Ayla kategorisinde dereceye girmişti.

Tayfun Yönlü, hocası ve kayınpederi olan Alper Önder’le birlikte uzun yıllar Eski Dostlar Musiki Topluluğu’nun şeflik görevini yürüttü.

Bu çalışmalar dışında birçok konserde, radyo programlarında, Türk Sanat Müziği albümlerinde solist olarak yer aldı.

29 yıldır radyo programcılığı yapmakta olan Tayfun Yönlü bu mesleği 14 yıldır TRT Antalya Radyosu’nda sürdürüyor. TRT’nin bütün radyo kanallarında program hazırlayıp sunmuş olan şefimiz 7 yıldır her gece 23.00 – 24.00 saatleri arasında TRT Nağme’de “Yıldızlar Altında” adlı müzik programını sunmaya devam ediyor. Aynı zamanda halen her Cumartesi TRT Radyo-1’de “Günaydın Türkiye” programını hazırlayıp sunuyor.

Tayfun Yönlü, eski şefimiz Zehra Özçelik’in yurt dışına yerleşmesi dolayısıyla Konyaaltı Belediyesi TSM Korosu’na 3 ay kadar önce şef olarak atandı ve bu topluluğun başında ilk kez konsere çıkıyor.