Yazı yolculuğu bir düş-düşün sürecidir. Bu süreci zenginleştiren boyut ise okurun katılımıdır.
Bazı yazılarımda “katılımcı okur” diye ifade etmeye çalıştığım boyut…
Okurun hâlince çıkacağı yolculukta açacağı düş-düşün kapıları metni daha bir
varsıllaştıracaktır.
Metin-okur ilişkisindeki bir üçüncü boyut vardır ki o da eleştiri/eleştirmendir şüphesiz.
Eleştiriye bakışta bilimsel/nesnel veya öznel ikilemi karşısında eleştirinin bir sanat olduğunu
savunan Memet Fuat ikileme şöyle yaklaşır. “Gerçi bilimsel eleştiriye yönelişi destekledim,
övdüm, yücelttim, ama öznel eleştirinin yaratıcılık sürecindeki önemli yerini belirtmekten de hiç
geri durmadım.”
Sözü Memet Fuat’a (1926-2002) bırakarak ufuk turuna çıkmanın tam da sırasıdır.
“Anlamaya, anlatmaya çalışan, yıkıcı olmayan bir eleştiriye doğru gitmeliyiz. Eleştiriyi
önyargılarımızı doğrulamak için değil, yargılara varmak için kullanmalıyız; bir kavga aracı olarak
görmemeliyiz, kişisel duyguların çok üstünde, bir gerçeklere varma aracı olarak görmeliyiz.”
…
“Bir kuşağı, ya da sanatçıyı toptan yadsımak isteğini hiçbir zaman duymadım. (…) Benim işim,
her şeyden önce, anlamaya çalışmak, anlayabildiklerimi okuyuculara iletmektir. (…)
Dostlukların, düşmanlıkların, kahve köşelerindeki sövüşmelerin etkileri benim yazılarımın
kıyısından bile geçmedi bugüne kadar.”
…
“Birtakım sanatçıların, yazarların birbirlerine sokulup bir çevre kurmaları, yazılarını, yargılarını
dostluklara, sevgilere açmaları ısınamadığım işlerden.”
…
“Kavga eleştirisi yapmamam, arkadaş topluluklarına uzak durmam, sanatçılar karşısında
bağımsızlığımı korumak istemem yüzünden (…) önyargılı eleştiri yapmakla, arkadaş toplulukları
kurmakla, belli sanatçıları övmekle suçlandım.”
…
“Yetenekli birini gördüm mü, sanki bir sorumluluğum varmış gibi, hemen elimi uzatırım.
Yürümeye başladı mı da hemen çekilirim kenara.”
Eleştirinin yol haritasını ise şu ilkelerle çizmeye çalışmıştır. “1. Yazılarımızda yüksekten
konuşmamayı, sanatçılara büyüklük taslamamayı öğrenmeli.
2. Tartışmalarımızı karşımızdakileri alt etmek için değil, birlikte gerçekleri bulup çıkarmak için
yapmamız gerektiğini unutmamalı.
3. Yargılarında yanılabilecek birer insan olduğumuzu bilmeli.
4. Dostlukların, düşmanlıkların etkisinden kurtulmayı, yergiden, övgüden kaçınmayı başlıca
amaç edinmeliyiz.”
İzlenimci eleştiri…
Meraklısı için ek:
“Şiir üzerine konuşuyorduk. “Karaladığım bir şeyi herkes beğenirse eğer”, dedim, “Durup
düşünürüm… Estetik çıtam düşüştedir diye…”
Masa şaşkın… Soru işaretleri yüzlerde…
Ekledim, “Reklam veya siyasi propaganda sloganı değil ki bu… Şiir…”
Sosyal paylaşım sitesinde, karalamalarımı yayınlıyorum. “Beğeni” tıklayanlar hep bildik
isimler… Arada birkaç istisna… Dünya dönüyor işte…