CHP’de ilçe seçimleri bitti. 19 ilçenin yönetimi, daha da önemlisi il delegeleri belirlendi. Herkes, elinde kağıt kalem, hangi ilçede, hangi grubun kaç delegesi var hesaplarına girdi.

Bu defa yazının sistematiğini tersine çevirelim ve önce algıyı anlatalım.

Antalya ilçe kongrelerinde iki ilçe öne çıkmıştı. Kepez ve Konyaaltı. Zira üç belediye başkanının mücadelesi bu ilçelerde yoğunlaşmış, özellikle de Kepez’de kilitlenmişti. Kongrelerin gerçekleşmesinden sonra Kepez’de Muhittin Böcek – Semih Esen Ümit Uysal’a, Konyaaltı’nda da Semih Esen, Muhittin Böcek – Ümit Uysal ikilisine karşı başarı elde etmişti. Özellikle Kepez’in gerek sayısal büyüklüğü (109 delege) gerekse Antalya siyasetindeki ağırlığı, diğer ilçeler de işin içine katılarak, Muhittin Böcek’in ilçe kongrelerinin kazananı olduğu algısı oluşmuştu.

Sonrasında gerçekleşen Muratpaşa İlçe Kongresi ise -Kepez sonuçlarının da etkisi ile- beklenenden sert geçmiş, taraflar kıyasıya birbirini eleştirmişti.

Şimdi gelelim olgulara.

Öncelikle şu saptamada bulunmakta fayda var. Yukarıda ifade ettiğim ve ilçe kongreleri sürecinde benim de kaleme aldığım bu algıların geri planında delege sayısına bağlı olarak yapılan matematik hesaplarından çok kongre yapılan ilçelerin siyasi ağırlıkları üzerine yapılan değerlendirmeler var. Sürece matematiksel olarak baktığımızda farklı bir durum ile karşılaşabiliriz.

CHP siyasetine hakim adlar şu noktanın altını çiziyorlar. İlçe kongrelerinde oluşan delege yapısı tek vücut değil. Tek vücut olmaya en yakın iki ilçe Muratpaşa, Manavgat ve Serik. Diğer ilçe delegelerinin ise kendi içerisinde farklı davranabilecekleri dile getiriliyor. Bu da il başkan adaylığı için hesapları karıştırıyor. Yani, başta Muhittin Böcek olmak üzere aktörler, il başkan adayını belirlemekte çok da rahat görünmüyorlar.

Gelelim il başkan adaylarına.

Aday olarak, elde sadece mevcut İl Başkanı Nuri Cengiz var. Nuri Cengiz seçim süreci başladığında “ben adayım” diyerek yol aldı. Nuri Cengiz’in başkanlık performansı değerlendirmesi ayrı bir yazı konusu ama bir iddia işi olan siyasette Nuri Cengiz’in iddiasını baştan koyması önemli bir olgu.

Nuri Cengiz dışında il başkan adaylığı için adı geçen isimler var. Nilüfer Deveci, Niyazi Nefi Kara, Vahap Tuncer başat isimler. Bunların dışında Nazmi Gündüz, Altan Ayaz, Nail Kamacı; kendileri olmasa da, bazı noktalardan dillendirilen diğer isimler ve hepsinin ortak bir noktası var. “Ortak bir irade olursa adayım!” diyorlar ve bu cümle ile aslında, “tek aday olursam” demeye getiriyorlar.

Bu tek adaylık konusunda belediye başkanlarında da bir konsensus olduğu görülüyor. Kongrede aktif olarak yer alan üç belediye başkanı da ‘ortak aday’ vurgusu yapıyorlar. Ancak, satır aralarına gizledikleri cümlelerde de ‘benim adayım ortak aday olsun’ anlayışını ifade ediyorlar.

İl başkan adaylığında bir de genel merkez faktörü var. Herkes gözünü Ankara Söğütözü’ndeki 13 katlı binaya dikmiş durumda. İsteniyor ki; Ankara’dan bir işaret gelsin, o tek aday olsun. Bu nedenle de, belediye başkanları da dahil, Ankara ile ilişkiler sıklaşmış durumda. Ancak CHP Antalya’da bir gelenek vardır. Ankara böyle istedi diye tek adayla kongreye gidilmez. ‘Ben adayım’ diyen Nuri cengiz de siyasetini bir programa değil de Ankara’ya güvenerek iddiasını ortaya koyuyor. Bunun işaret fişekleri de dün Antalya basınında atılmaya başlandı zaten.

Bu ‘ortak aday’ vurgusu ve bu adayın Ankara’dan icazetli olması, aslında siyasetin yaşadığı gerilemede geldiği nokta açısından anlamlı. Zira, yukarıda da belirttiğim gibi, siyaset iddia işidir. Ortaya bir siyasal iddia konulur ve bu iddia etrafında insanlar örgütlenmeye çalışılır. Oysa bugünkü durumda, iddia koymak yerine; ister Ankara, ister belediye başkanları, işaret edilme öne çıkmış durumda. Bu işaret edilme siyaseti, siyasal örüntünün, programın oyun dışına çıkarıldığı ve sadece temsil düzeyine indirgendiği bir durum açığa çıkıyor. Bu gerçekleştiği zaman da, yapılan eylemin adı ‘siyaset’ olmuyor işte.  

Neden bunları yazdım?

Sisteme ilişkin eleştirilerimi baştan not edeyim.

Yoksa, çok iyi biliyorum, ‘Ankara işareti’, ‘ortak aday’ konusunu konuşmaya, yazmaya devam edeceğiz.

Son olarak, ortak aday meselesinde kulisler inanılmaz hareketli. Bundan sonraki yazılarda bol bol bu kulislere gireceğiz.