İnfaz kanunu içler acısı şekilde Meclisten geçti. Siyasiler kapsam dışı tutulurken, ölüm orucundaki avukatların lafı edilmedi, gazetecilerin içerde tutulması için her şey yapıldı. Geçen haftada yazmıştım bu topraklarda en büyük suç, iktidara karşı işlenmiş suçlardır diye… Bu konuda hükümetimiz bizi hiç yanıltmadı… Devlete karşı suçlar bu yasayla kısmi aftan yararlanamazken rüşvet, irtikap, zimmet , hırsızlık, dolandırıcılık, silahla yaralama, taksirle ölüme neden olma, sevgilisine şiddet uygulama, fuhuşa teşvik gibi suçlardan hüküm giyenler yararlanacak. Organize suç örgütü liderleri, cinsel istismarcılar aramızda olacak. Ancak tweet atan ya da düşünce özgürlüğünü yanlış ülkede kullanan muhalifler yararlanamayacak.

İçerde olan gazeteci Barış Pehlivan’ın, yaptığı açıklamada “elimde kalem değil bıçak olsaydı çıkacaktım, masamda kağıt değil para olsaydı çıkacaktım” demesi durumu özetliyor. Barış Pehlivan mesela suçlu bulunursa bu yasadan yararlanamayacak. Ancak organize suç örgütü lideri ve eski eşini öldürmeye azmettirmekten hükümlü Alaaddin Çakıcı yararlanacak.

Böyle yasa çıkaran bir Meclis’in yönettiği ülkede yaşıyoruz. Başka söze gerek yok.

* *

Herkesin salgın nedeniyle eve kapandığı günlerde kaçak yapılar ve doğa talanı boş durmuyor. İki gün önce Salda Gölü’ne özelliğini veren beyaz kumulların kamyonlarla taşındığı haberi kamuoyunda infial uyandırdı. Bakanlık, kendilerini de yapılan işten haberi olmadığını söyledi. Dün ise ihaleyi alan firmaya 421,000 TL para cezası kesildiğini öğrendik. Toplam ihale bedelinin ancak %2 si gibi bir rakam. Peki o beyaz kumulları tahrip edilmiş kıyı alanlarını geri getirebilecek misiniz?


Salda’yı tahrip eden bu eylemde tek sorumlu firma değildir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı asli sorumludur. SİT ve özel çevre koruma bölgesi olan Salda’ya Millet Bahçesi projesini, çeşitli bürokratik işlemlerden kaçınmak için TOKİ yetkisine verdiler. ÇED sürecini hiç işletmediler. Bilim adamları korona türü virüslerin doğanın aşırı tahribi sonucu ortaya çıktığını, küresel iklim krizinin de bunu tetiklediğini söylüyor. Ancak iktidar bu tür uyarılara kulak tıkıyor. Her şeye kulak tıkadığı gibi.

Bindiğimiz trende imdat freni çekilmiş durumdadır. Trenin bir an önce durup yeni bir hat belirlenmesi kaçınılmazdır. İçinde bulunduğumuz çevresel felaketler bunu anlatmaktadır.