Geçen hafta, uzun çarşıda kuyumculuk yapan Cemal Amcayı toprağa verdiler... Ailesi, akrabaları, yakınları, arkadaşları, ardından ağladılar, dövündüler, güzel sözler söylediler, öve öve bitiremediler, cennetmekân olmasını dilediler... Katları, yazlıkları, cipleri, arabaları, bankalarda bir dolu parası, 2 kızı, 1 oğlu ve 5 torununa bıraktığı yüklüce bir mirası, yedi yıl önce edindiği Hacı unvanı, bu unvanı aldıktan sonra bıraktığı sivri sakalı, devamlı kıpırdayan dudaklarından eksik etmediği duası, yüzünde mütedeyyin dindarlara özgü bir iç rahatlaması vardı... *** Ölenin ardından konuşulmaz derler ama şerefsizin tekiydi! Tefecilik yapıyordu. Batırmadığı adam, yıkmadığı yuva kalmamıştı. *** Ardından ağlayan karısı Leyla Hanım (ki o da Hacıydı) mahallenin en fesat, en dedikoducu kadınıydı. Arasını bozmadığı aile, söylemediği yalan bulamazdınız. Kocasıyla sadece parası için evlenmiş, onu hiç sevmemiş, hatta tiksinmiş ve nefret etmişti. Taziyeye gelenler, nur yüzlü bu kadının, başında beyaz başörtüsü, dualar edip, tespih çekerek, ölen kocasının ardından tuttuğu yası, gözleri yaşlı ve içleri ezilerek, sessiz bir saygıyla izlediler. *** Damatlarından müteahhitlik yapanı, iktidara yaltaklanarak aldığı yol ve tünel inşaatlarını malzemeden çalarak yapardı. Bir araba firmasının bayiliğini yapan diğer damat ise gündüzleri karısının ailesine “yakışır” şekilde bir “namus timsali” gibi yaşarken, gecelerini yakın arkadaşlarıyla saklı masalarda içki ve kadın âlemleriyle geçiriyordu. Cemal Amca’nın tek oğlu için söylenecek tek söz; mum gibi dibine damlamıştı. Siyasete atılmaya hazırlanıyordu! *** Yukarıdaki isimlerin ve olayların hepsi hayali! Ama bu hayali isimler, çevremizde gerçek kişilere dönüşüyorlar… Bu ülkede yaşıyorlar. *** Köşeyi dön de nasıl dönersen dön ilkesizliğinin ilkelerin yerini aldığı; Köşeyi dönenlerin kıskanıldığı; Halkının birbirine düşman kamplara ayrıldığı; Sözde sanatçı ve yalancı bilim adamlarının ekranlarda cirit attığı; Çağdaş Cumhuriyetin kurucularına her türlü haksızlığın yapıldığı; Kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığı; Hırsız ve dolandırıcıların ortalarda dolandığı; Ensestin yüzde kırklara ulaştığı; Sadece bunu yazdı diye bir gazeteciye hakaretler yağdırıldığı; Akıllı, eğitimli geçinenlerin korkudan sinip saklandığı; Kendisini çağdaş sananların tutuculuk ve bağnazlıkta şampiypnluğu kimselere bırakmadığı; Genç beyinlerin buldukları ilk fırsatta başka ülkelere kaçtığı; Siyasetçilerin bunların hiç birini umursamadığı; Seçmenlerin bir türlü uyanamadığı bir ülke… *** Bir gün İsa Peygamberin önüne zina yapmış bir kadın getirirler… Musa Peygamberin böylelerinin taşlanmasını emrettiğini, kendisinin ne gibi bir ceza önereceğini sorarlar… İsa eğilip parmağıyla yere bir ayna çizer ve kadını getirenlerin tek tek aynaya bakmasını ister. Aynaya bakanlar orada kendi günahlarını görürler… İsa önce aynayı, sonra kadını gösterir ve şöyle söyler: "İlk taşı günahsız olanınız atsın." *** Yönetenler, yönetilenlerin aynasıdır. Ülkelerin bulundukları yerlerden iktidarlar değil, onları seçenler sorumludur. Sorunlar toplumsal değil bireyseldir! Toplumu değiştirmeye kendinizi değiştirerek başlamalısınız. *** Sezen Aksu’nun dediği gibi “Masum değiliz hiç birimiz”. Yaşadığı korkak, bilinçsiz, aşksız, sevgisiz, ilkesiz, risksiz, dar görüşlü, fakir, sefil, maskeli, suskun, öğretilmiş, dayatılmış, yalan hayatların farkına varmayan bireyler, iyi bir yaşam arzulayamazlar, hayatlarını değiştiremezler, iyi bir toplum oluşturamazlar. *** Aynaya bakmıyorsanız… Hala kendinizi görmeden, anlamadan, düşünmeden başkalarını yargılayıp suçu onlarda arıyorsanız… O zaman bari ilk taşı aranızdan en günahsız olanınız atsın!
Trend Haberler
Antalya’da SGK binasının önüne bırakılan çanta ekipleri harekete geçirdi
Korkuteli’de ağa çekildi ortalık karıştı
Meteoroloji uyardı! Kaş açıklarında şiddetli fırtına bekleniyor
Ehliyet yenileme süresi 2025’e uzatıldı
Antalya’da belediyelere mali kayyum iddiası!
100 bin usta öğretici evine ekmek götüremiyor!