Köpeğimiz Alf (Alfiko) uzun ve zorlu bir tedavi sürecinin ardından 5,5 yaşında kanserden ölmüştü...

Bir süre eve başka bir dost girmesin, Alf’in anısına saygısızlık gibi olmasın dedik.

***

Henüz 2-3 hafta geçmişti ki sevgili veterinerimiz Çağman aradı. “Abi anneleri ölmüş yavru kediler var. Biliyorum siz aslında kedicisiniz. Bir bakmak ister misiniz?” diye sordu...

Kendisine “Bakalım Çağman. Ama acımız henüz çok taze, şu anda alma niyetimiz yok.” dedim.

Sanki bunu söyleyen ben değilmişim gibi yavruyu görmeye fotoğraf makinaları, kedi oyuncaklarıyla gidildi...

***

Avuç içi kadar, cılız mı cılız bir sarmandı. Güzel olduğu söylenemezdi...

Hiç tartışma yaşanmadı...

Üç kişi gidildi, dört dönüldü!

***

İlk tartışma evin yeni bireyinin ismi konusunda çıktı...

Kızım Defne, -o aralar Çin lokantasında en sevdiği yemek olan crispy duck (çıtır ördek) etkisiyle- “Adı Crispy olsun”...

Ben “Yapma kızım, ne garip bir isim bu. Bak rengine yakışır bir isim koyalım. Mesela Hardal diyelim”

Defne “Hayır. Crispy olacak.”

Ben (Defne’nin Fenerbahçeliliğini kullanarak) “Buldum! Adı Lacivert olsun. Rengi de sarı. Sarı-Lacivert olur.”

Defne “Hayır. Crispy olsun.”

Ben “Peki!”

**^

Oyuncu, yaramaz, sert karakterli ve ciddi bakışlı bir kediydi...

İlk günler uzak durur, “Bunlar kim? Ben neden buradayım?” dercesine yüzümüze kötü kötü bakardı...

Sokakta yaşasa, mahallenin kabadayısı, maço delikanlısı, diğer kedilerin belalısı olurdu.

***

Klimaların üzerine zıplar, perdelere tırmanır, pencere pervazlarını dışardan atlata atlaya dolaşırdı....

Yine böyle hoplayıp zıplarken ikinci kattan düştüğü, Defne bir taraftan ağlarken, gecenin karanlığında sığındığı çalının altından “mowww” diye bağırıp bir türlü gelmediği, onu o çalının altından zorla çıkardığım...

Çatıdan tırmanıp kediden korkan karşı komşunun açık mutfak penceresinden girip kuruttuğu bamyaları darmaduman ettiği zamanlar oldu.

***

Sonraları biraz yumuşadı...

Sabahları yatağa gelip boyundan meme emmeler (hiç bırakmadı) ve sırt üstü yatıp göbeğini okşatmalar başladı.

Ama yabancı gördüklerine hiç bir zaman sokulmadı. Bana kedi sevgisi aşılayan anneme bile “Aman anne şu kediyi okşamaya kalkma” diye tembih ederdim...

Yine de arkamı döndüğümde annemden bir “ayy” sesi mutlaka gelirdi...

Dönüp baktığımda annemi beni dinlemeyip okşamaya çalıştığı Crispy’nin pençesini yemiş, kanayan elini, kolunu ovuştururken bulurdum.

***

Hele eve gelen bir misafir Crispy’nin en sevdiği koltuğa oturmaya görsün...

Karşısına dikilir, gözünü ayırmadan “koltuğuna” oturan kişi kalkıncaya kadar yüzüne bakardı...

Diğer taraftan ben veya Defne piyano çalmaya başladığımızda, koşturarak gelip piyanonun yanındaki koltuğa kurulur, bizim en sadık ve sabırlı dinleyicimiz olurdu!

***

7-8 yıl önce kendisine tekne kazıntısı bir kardeş, Çıtır geldi...

Crispy, doğal olarak bu olaydan hiç hoşlanmadı...

Evde yan yana geçerlerken Çıtır’a ters ters bakar, pıhlardı...

Onun oyun isteğine, kendini kovalamasına mecburen uyar, ikisi bazen Crispy önde, Çıtır arkada tüm evi koşarak turlarlardı.

***

Birlikte 19 yıl paylaştık. Dün kendisiyle vedalaştık.

Şimdi, balkondan düştüğünde saklandığı o çalının dibinde yatıyor!

***

Onlara iyilik mi yapıyoruz, kötülük mü, hiç bilemedim, hiç bilemeyeceğim?

İlaçlar, aşılar, düzenli veteriner kontrolleri, yediği önünde yemediği ardında hazır mamalar, yumuşak yataklar, sıcak ortamlar...

***

Belki ömürlerini uzatıyoruz ama özleri doğaya ait bu hayvancıkları yapay ortamlara hapsediyor, esaret altında bizim istediğimiz şartlarda ve bizim koyduğumuz kurallarla yaşamaya zorluyoruz...

***

Onları mı kurtarıyoruz, kendinizi mi, bilemiyorum?

Ama ömrümün sonuna kadar, gücüm ve imkanlarım yettiğince evimi, hayatımı bir hayvan dostumla paylaşmaya çalışacağım.

Evde hiç bir yer onlara yasak olmayacak.

Onları petshoplardan veya ticaret amacıyla satan internet sitelerinden, kişilerden, çiftliklerden almayacağım.

Hep söylendiği gibi, kedimi ben seçmeyeceğim, onun bizi seçmesini bekleyeceğim.

Yaşamıma girdiklerinde onları da geçmişte yaşam paylaştığım kedi dostlarım, Pamuk, Nazlı, Felis, Karabaş, Şamama, Cırlak, Obama, Crispy...

Köpek dostlarım Alf ve Naciye kadar çok seveceğim.

***

Gidenin ardından çok üzüleceğim....

Gelene “Hoş geldin. Hepimiz için güzel bir yaşam olsun” diyeceğim.