Diyanete cenaze namazında, "bu kişiyi nasıl bilirsiniz?" diye sorulduğunda ne demek lazım diye sormuşlar...
İyi olarak bildiklerinize "iyidir" deyin, kötü tanıdıklarınız için susun, tanımadıklarınız için ise sadece "Allah rahmet eylesin" deyin diye yanıtlamış.
*
İnsanın iyilik ve kötülüğünü öldükten sonra değil, yaşarken çevresindekilere -mesela 5, 10, 20 yıllık zaman aralıklarıyla- sorsalar...
Beş, on, yirmi yıl önce iyi dediğinize bugün kötü der misiniz?
Ya da 5, 10 yıl önce kavga edip küfür ettiklerinizle bugün canciğer olur, onun önünde eğilir, karşıtlarına tetikçisi gibi saldırır mısınız?
*
20 yıl önce gözünüzü gözünden ayırmadan bakarak aşk sözcükleri ettiğiniz kişinin, bugün değil gözünü, yüzünü bile görmeye dayanamaz mısınız?
*
Tabi ki öyle olacak!
İnsan bu.
Doğası, duyguları, fikirleri değişir, değişmeli de.
*
Ama değişimin de bir sınırı, seviyesi olmalı değil mi?
Bu sınır insanın nasıl tanınmak, nasıl hatırlanmak istediğine bağlı.
Ya siyah ya beyaz olmamalı!
*
Rektörsünüz...
Üniversitenize ağaç dikip, orman kazandıran biri olarak mı anılmak istersiniz?
Yemyeşil ağaçları kesip yerine ruhsatsız bina yapan biri olarak mı?
*
Devlet yönetiyorsunuz...
Ülkenizi çağdaşlığa ulaştırıp, insan haklarını, demokrasiyi, ekonomiyi geliştiren biri olarak mı anılmak istersiniz?
Tüm bu değerleri yıkan, yok eden, önemsemeyen birisi olarak mı?
*
Bakansınız...
Yalan, iftira, ayak oyunu, kin, nefret mi konuşursunuz?
Yoksa, sevgi, kardeşlik, birlik, adalet, dürüstlük dilini mi tercih edersiniz?
*
Bilim insanısınız...
Bilimsel doğruları mı savunursunuz?
Utanmadan, sıkılmadan, minareyi kılıfına mı uydurursunuz?
*
Doktorsunuz...
Stetoskopla hastanın cüzdanını mı dinlersiniz?
Mezun olurken ettiğiniz Hipokrat yeminini mi?
*
Hukukçusunuz...
Adalet sizin için mülkün temeli midir?
Yoksa tokmak kimdeyse onun borusu mu öttürülmelidir?
*
Öğretmensiniz...
Ya bu ülkeye yararlı beyinler yetiştireceksiniz...
Ya da genç beyinleri safsatalarla doldurup mahvedeceksiniz!
*
Milliyetçisiniz...
Devlet televizyonuna çıkarılan terörist için başınızı kuma mı gömeceksiniz...
Başka bir terörist bir Amerikan gazetesine yazı yazdı diye aslan gibi mi kükreyeceksiniz!
*
Örnekler uzar gider...
Hangi meslekten ya da hangi görüşten olursanız olun...
Siz nasıl tanınmak, nasıl anılmak istediğinize karar verin.
*
Yoksa ya ardınızdan sorduklarında dilimizi ısırıp susacağız...
Ya da sayenizde artık tanınmaz hale gelen bu güzel ülke için hep birlikte “Allah rahmet eylesin” diyeceğiz!