Antalya kenti, ekim ayında festivalleri arda arda yaşadı. Daha önce Konyaaltı Kitap Fuarı adı altında olan etkinlik, bu sefer Antalya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yapıldı. Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Büyükşehir Belediye Başkanı olunca, kitap festivali Cam Piramit Kongre Merkezi’ne alındı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Antalya Kitap Fuarı adı altında yapıldı. Gelen yayınevleri ise geçen yıl Konyaaltı Kitap Fuarına gelenlerin hemen hemen aynısıydı. Bu bakımdan yayınevlerinin sayısının çoğaltılması, dolayısıyla imza günü için gelen yazar yelpazesinin genişlemesi anlamına gelecektir. Ancak, bu yıl ki festivalin de geçen yıl Konyaaltı Kitap Fuarını düzenleyen şirket tarafından yapılması, bu genişlemeyi önleyici bir faktör olarak gözüküyor. TÜYAP yerine adı çok bilinmeyen bir şirketle yapılan organizasyon da etkinlik kalitesini düşürüyor. Bu açığı, Belediye gelen ziyaretçi sayısıyla kapatmayı hedeflemiş. Belediye, 613 bin ziyaretçi sayısıyla bir rekor kırıldığını söyledi. Nicelik iyidir ama hiçbir zaman niteliğin önüne geçmemeli. İktidarın, tüm kağıt fabrikalarını özelleştirip kapatmasıyla beraber, kağıtta % yüz dışarıya bağımlı bir ülke haline geldik maalesef. Bu nedenle geçen ağustos ayında yükselen kurlar, kağıt ithalatını ve tabii yayıncılığı da vurdu. Kitap fiyatları çok arttı. Bu nedenle kitap fuarlarında okurlara %20-25 gibi indirimler uygulanması yetersiz ama önemlidir. Bu bakımdan Belediyelerin bu tür etkinliklere destek vermesi anlamlıdır ve devam etmelidir.

Antalya Kitap Fuarı bitmeden, bu sefer Kepez Belediyesi’nin düzenlediği Sahaf Festivali, Dokuma alanında başladı. Dokuma alanının uzun yıllar sonra böyle kamusal bir etkinlikte kullanılması sevinç verici. İki kitap festivalinin tarih olarak birbirine ulanması da güzel denk düşürülmüş bir çakışmaydı… Sahaf Festivaline başka illerden gelen 15 kadar sahaf yanında Antalya’dan da 5 sahaf katılım sağlamış. İlk defa olan bu organizasyon hem okuyucuları hem de sahafları mutlu etti.

Sahaf Festivali devam ederken de Antalya Altın Portakal Film Festivali başladı. Festival, hatırlanacağı gibi önceki Belediye Başkanı Menderes Türel döneminde, geleneksel içeriğinden ayrılmış, bir yıl belgesel filmlere getirilen sansürle gündeme gelmiş, iki yıl önce de ulusal uzun metraj filmleri festival kapsamından çıkartılmıştı. Bunun üzerine festivalin isminden “Altın Portakal” ın kaldırılıp kaldırılmaması gündeme gelmiş, ve 54 yıldır varolan Altın Portakal ismi çıkarılmıştı. İki yıldır festival “Antalya Uluslararası Film Festivali” adıyla yapılıyordu. Muhittin Böcek’in Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını takiben, hem Altın Portakal ismi geri döndü hem ulusal uzun metraj yarışma kısmı tekrar programa dahil oldu. Açılışı spor salonunda yapılan festivale 10 bin dolayında katılım olmuş ki bu Antalyalının Altın Portakalı ne kadar özlediğini ve sahip çıktığını gösteriyor. Bu yıl seçilen filmlerin kalitesi (sayısı yetersiz olsa da) ve organizasyon da göz dolduruyor. Ancak bir eleştiri de var. Festivale ayrılan AKM Kültür Merkezi ve Migros Sinemalarında iki küçük salon, seyircinin talebini karşılamadan çok uzak. En azından şehirde bulunan başka bir ya da birkaç sinema işletmesiyle daha anlaşılabilir, ulusal, uluslararası yarışma filmleri ve dünya sinemasından örnekler daha fazla salon ve seansa yayılabilirdi. Biletler günler öncesinden tükenmiş durumda çünkü…

Devletin kültür ve sanattan giderek elini çektiği bir ortamda, Kepez ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu etkinlikleri (eleştirdiğimiz kısımlar baki kalmak kaydıyla) gayet olumludur. Antalya, Ekim ayındaki festivallerle dolu bir ay geçirmiş oldu.