Dün, Antalya’da, deyim yerindeyse, CHP Genel Başkanlar fırtınası esti.
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem’in kızının düğününe hem Genel Başkan Özgür Özel hem de önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılması, bir anda gözlerin bu düğüne çevrilmesine neden oldu.
Düğünden söylenebilecek fazla bir şey yok. Protokol kuralları ve CHP’lilerin gelenekselleşen Genel Başkana yakın yer tutma davranışları dışında olağan akışında gerçekleşen güzel kır kır düğünüydü.
Her iki Genel Başkan da geceyi Antalya’da geçirdiler. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sabah Semih esen ile biraraya geldiği iddiası var, ki bu iddia doğruysa da son derece normal. Semih Esen, dün akşam düğüne de Kemal Kılıçdaroğlu birlikte gelmişti. 
Özgür Özel ise il başkanı ve yönetimi, ilçe başkanları ve belediye başkanları ile bir sabah kahvaltısı yaptı. Önemli olan nokta da burasıydı.
Özgür Özel, yerel seçim başarısı için teşekkür ettikten sonra, tüzük kurultayında en fazla tartışılan 52. Maddeye gönderme yaparak, “en fazla oyu burada aldılar, o da 32. Bu yüzden artık parti içinde bir ayrışma falan kalmadı. Sadece bunu köpürtenler var” dedi. Bu cümle ile partinin tek hakiminin genel merkez olduğunun altını kalın harflerle çizdi.
Özel’in konuşmasında can alıcı yer, örgüt – belediye başkanları ilişkisinin belirlendiği yerdi. Zira Özel, yerel seçim ve kurultayın geride kaldığını, artık iktidara yürüdüklerini ifade ettikten sonra, siyaset yapanlar ile ‘kamu gücü’ ile siyaseti tasarımlamaya çalışanlar arasında ince bir çizgi olduğunu vurgulayarak, kimsenin örgütü dizayn etmesine izin vermeyeceklerini söyledi. 
Doğal olarak da bu cümle, “belediyelere ayar” olarak okundu. Özgür Özel, bu yaklaşım ile Kemal Kılıçdaroğlu döneminden en esaslı kopuşun yaşanacağı yeri işaret etti. Çünkü Kemla Kılıçdaroğlu döneminde örgüt – belediye ilişkilerinde, “belediye başkanlarına karışmayın” diyerek, belediye başkanlarının özerkliğini sağlayan bir politika geliştirmişti. Bu politika da, örgütün üzerinde ve örgütü dizayn eden güçlü belediye başkanı modelini geliştirmişti. Bu yaklaşım, her kongrede örgütten çok belediye başkanlarının yarışına dönmüş ve esas olarak da örgüt yara almıştı. Bir anlamda belediyeler, ‘CHP’nin laneti’ haline gelmişti.
Aslında bunun sinyali, tüzük kurultayında gelmişti. Kurultayda yapılan değişiklikler içerisinde, belediye ya da iştiraklerinde çalışanların yönetimlerde görev almasının ve delege olmasının önünü kapatıyordu. Bu değişiklik, kısıtlı da olsa, belediye başkanlarının örgüte müdahalelerinin önünü bir nebze kapatıyordu. Özel, Antalya’da yaptığı konuşma ile bu değişikliğin siyasi alt yapısını koymuş oldu.
Bu yaklaşım uygulamada nasıl karşılık bulur, henüz bilemiyoruz. Zira gözümüzün önünde Antalya İl Gençlik Kolları örneği var. Belediye başkanları gençlik kollarında kıyasıya yarışıyor. Belediye başkanlarının bu imtiyazlarını bugünden yarına, bir kalemde bırakmalarını beklemek biraz safdillik olur. 
Ama şu kesin gibi duruyor. CHP Genel Merkezi, örgüt – belediye ilişkisinde bir makas değişikliğine gidiyor. 
Fakat, uzun bir süredir parti içine kök salmış olan anlayış ne kadar kolay değiştirilebilir, işte orası da muamma.