Bazı maçları yorumlamak zordur. Bazılarını yorumlamak da imkansız.

Antalyaspor’un Gençlerbirliği maçı için yazılacak hiçbir şey yok.

Çünkü sahada oynanan oyunun futbolla alakası yok. Daha açıkçası sahada bir futbol yok.

Halı saha maçlarında kadro eksik olunca mahallede boşta kim varsa toplanır, sadece terlemek için maç yapılır ya… Antalyaspor’un ortaya koyduğu 90 dakikada, adet yerini bulsun diye oynanan halı saha maçlarındaki ciddiyet bile yoktu.

Dakikalar henüz 1’i gösterirken, Ruud Boffin ilk asistini yaptı, 25.dakika dolmadan Antalyasporlu futbolcuların yaptığı asist sayısı 4’ü buldu!

Bugüne kadar galip gelemeyen, doğru dürüst gol atamayan, son sıraya demir atan Gençlerbirliği de anlam veremedi Antalyaspor’un misafirperverliğine.

Attıkça açıldılar, açıldıkça attılar. Skor 6-0 olduğunda teknik direktörlerinin oyuncularına sakin oynamaları ve pas yapmaları yönündeki telkinleri de işe yaramadı.

2 gol tan Sio’yu 3 kez yanına çağırıp, orta sahayı geçmemesi konusunda uyarmasına rağmen, adamların iştahı bitmedi.

6-0’dan sonra kaleci olduğunu hatırlayan Ruud Boffin, 3 net pozisyonda başarılı oldu da, skor çift hanelere çıkmadı.

Baştan söyledim, tekrarlayayım. Oynanan oyunun futbolla açıklaması yok.

Bu futbolun, futbol dışında bir açıklaması olmalı mutlaka.

Mesela, bu maç 2011 yılında oynansaydı, kesinlikle şike soruşturması kapsamında değerlendirilir, elleri kelepçeli cezaevine giden isimler görürdük. Ancak ben şike olduğu iddialarına kesinlikle katılmıyorum.

Futbolcuların Bülent Korkmaz’ı göndermek için bilerek ve isteyerek kötü oynadıkları yönünde sosyal medyada dolaşan iddialara da inanmıyorum. Çünkü birçok futbolcuyu, Bülent Korkmaz dışında hoca ilk 11’de oynatmaz.

Akıllara gelen ilk ihtimaller söz konusu değilse, 6-0’ın açıklaması nedir?

Bazı duyumlarım olmasına rağmen saha içinde kalmak istiyorum ve bulamıyorum. Futbol şanssızlığı diyerek işin kolayına kaçıyorum.

Bu sonuç bir travmadır ve bir an önce atlatılmalıdır.

Bu travmada futbolcuların, Bülent Korkmaz’ın ve yönetimin payları vardır. Sonuçlar iyi geldiğinde Avrupa söylemlerinde bulunan Başkan Ali Şafak Öztürk de kendisine pay çıkarmalı, çıkıp böyle zor günlerde sorumluluğu üzerine almalıdır.

Ancak tüm ihaleyi Bahadır’ı yıkmak da işin kolayına kaçmaktır. 20 yaşındaki bir futbolcu hata yaparak tecrübe kazanacak. Daha önce kendi kalesine gol atmıştı, bu kez son adam pozisyonundayken topu kaptırıp gol yenmesine sebep oldu, ardından benzer pozisyonda kırmızı kart gördü. Bahadır’ın kafasını kaldırıp daha güçlü dönmesi gerekiyor ki; büyük futbolcu olsun.

Böyle sonuçlarda tribünlerin tepki göstermesi kadar doğal bir olay yoktur. Ancak Bahadır’a gösterilen tepkilere üzüldüm. Parası olmayan ve borcu olan bir kulübün Bahadır, Ufuk; Nazım gibi futbolculara ihtiyacı var. Onlar satılabilirse transfer yapılabilecek. Sezon başında Souleymane Doukara satılmasa beğenilmeyen yeni transferleri de yapılamayacaktı.