Küçüklüğümüzde mahalle arasında futbol oynarken bazen denk rakip bulamazdık. Böyle durumlarda yaşı küçük de olsa çocuklarla maç yapar ve onları ikna edebilmek için, “2 avans veriyorum, 3 gol atan kazanır” derdik.

Yani çocuk 1 gol atarsa galip gelirken, bizim kazanmak için 3 gol atmamız gerekiyordu.

Atalyaspor, son haftalarda bana bu nostaljiyi yaşatıyor. Rakibi kim olursa olsun 2 avans veriyor. Hem de maçın hemen başında veriyor ki; kazanmak için yeterli sürenin kalmasını sağlıyor.

3.golü atan olursa maçı koparıp farka götürüyor. Gençlerbirliği bunu başardı.

Antalyaspor’un verdiği 2 avansa rağmen 3’üncü golü atamayan rakip ise ece terleri döküyor. Tıpkı çocukluğumuzda bizim yaptığımız gibi.

Sivasspor deplasmanından sonra, Beşiktaş maçında da rakip 3.golü bulamadı. İki takım da 3 puanı kazansa bile adeta akla karayı seçti.

Malatyaspor ve Fenerbahçe gibi ligin güçlü takımlarını, gol yemeden yıkan Antalyaspor, sanırın kendisine denk rakip bulamadığını düşündü! Bu maçların ardından oynadığı 3 maçta da erken dakikalarda bireysel hatalardan 2 gol yiyor ve maçları çevirmeye çalışıyor.

Gençlerbirliği, avans filan dinlemedi ligdeki ilk galibiyetini alıp gitti.

Sivasspor ve Beşiktaş maçlarında ise Antalyaspor’un o bilindik savunma futbolundan kısa kesitler izledik. Futbolcuların bir kısmı bireysel hatalarla işi zora sokarken, diğerleri de her şeye rağmen direnmeyi tercih ettiler.

Ancak Beşiktaş maçının ikinci yarısında oynanan futbol, kırmızı-beyazlı ekibin geçtiğimiz sezon oynadığı futbolu anımsattı. İleride Gustavo Blanco ve Paul Mukairu ile başlayan pres, takım savunmasını ortaya çıkardı.

BU sezon böyle geçecek. Antalyaspor taraftarı çok sancı çekecek. Ancak ligdeki diğer takımları göz önüne alarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bu takım düşme tehlikesi dahi yaşamaz. Düşen 2 takım zaten belli gibi. Üçüncü takım için 4-5 aday varken, Antalyaspor bu günleri atlatıp ihtiyacı olan puanları toplayacaktır.

Ancak bunun için istikrar şart. Hoca değişikliği, takımı maddi ve sportif açıdan uçuruma iter. Bülent Korkmaz’ı ben de eleştiriyorum ancak mevcut şartlarda bu takımı daha iyi oynatabilecek hoca olduğunu da düşünmüyorum.

Samir Nasri-Jeremy Menez şımarıklığının bedelini sadece bu yıl değil, önümüzdeki birkaç yıl daha ödeyeceğiz. Maça gelenler, takımı destekleyenler bu bilinçle hareket edip hayal aleminde yaşamamalı.

Bugün yaşanan tabloda sorumluluğun en azını mevcut takıma yükleyebiliriz,.

Gerçek sorumluyu arayan varsa, geçmişte aramalı.