Menderes Türel'in başkanlığı döneminde hortlayan sansür zihniyeti Antalya Film Festivali'nden ulusal yarışmaların kaldırılmasıyla sonuçlanmıştı. Aynı zihniyet 56. Festival öncesinde AK Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş'ın açıklamalarından hortladı. HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın öyküsünden uyarlanan filmin festival programı içinde gösterilmesi terör örgütüne destek vermekmiş. 54. Festivalde Altın Portakal'dan ulusal yarışmaların kaldırılması da benzer bir nedene, Gezi Direnişini konu alan bir filmin gösterilmek istenmesine dayandırılmıştı. Taş'ın açıklamaları, belediye başkanlarının kendi zihniyetlerine ters düşen kişilerin kaleminden ya da elinden çıkan filmlerin festivalde yarışma şansının olmayacağı; dolayısıyla AK Parti belediyeciliğinde sansür kurumunun Demokles'in kılıcı gibi festivallerin üstünde sallanacağına işaret ediyor. Geçtiğimiz dönem Antalya'da olan da buydu.
*****
Taş'ın eleştirilerine ne Başkan Böcek'ten, ne idari direktör Cansel Tuncer'den ne de festival direktörü Ahmet Boyacıoğlu'ndan bir cevap geldi. CHP İl Başkanı Ahmet Kumbul, Taş'ın adını anmadan, "Festival özüne döndü" türünden bir şeyler söyleyerek Böcek'i mutlu etmeye çalıştı. Taş'a verilmesi gereken cevap Muratpaşa İlçe Başkanı Hasan Şahin'den geldi: "Festival kapsamında hangi filmin gösterileceğinin, hangisinin ödül alacağının kararını bağımsız jüri üyeleri veriyor." Festivallerde gösterilecek filmlerin olduğu gibi yarışma filmlerinin seçilmesinde de geçerli kural budur. Bu kuralı ilke olarak temel almıyorsanız sansür kurumunu devreye sokarsınız; o nedenle de sizin festival yapmaya hakkınız yoktur. Yaptığınızda da bütün bir sinema sektörünün protesto edip Antalya'ya gelmediği, kendinizin çalıp kendinizin söylediği festivallerle yetinmek zorunda kalırsınız.
*****
Ah Asuman filminin yarışmaya seçilmesi, gösterime girmesi festival yönetiminin ve Muhittin Böcek'in içine sinmiş midir? Bu da kuşku götürür. Film gösteriminden terörizm üreten zihniyete teslim olmamak için "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" başta olmak üzere 2017 yılında yasaklanan filmlerin gösterilmesi cesaretine sahip olacaksınız. Böcek'in festival yönetimi o cesareti göstermekten yoksundu, gösteremedi. 54. ve 55. Festivallerde Altın Portakal'dan kaldırılan ulusal uzun metraj film yarışmasını bir grup sinemacı İstanbul'da Antalyalılar adına yaptı. Orada ödül alan sinemacı ve sanatçılara 10 bine yakın kişiyle yapılan açılış ya da kapanış töreninde değil de 300 koltuklu Perge Salonu'nda ödül verip, bir dostlar alışverişte görsün töreniyle olayı geçiştiriyorsanız, bunun temelinde de o zihniyet karşısında duyulan utangaçlıktan başka bir şey yattığına kimseyi inandıramazsınız.
*****
Kısa Film Yarışması'nda ödül alan Ablam filmiyle Ah Asuman filminin gösterimi aynı program içinde art arda yapıldı. Bana göre o programda yer alan 5 film arasında Ah Asuman'la yan yana konacak kalitede bir film yoktu. İzleyicilerin tepkisi de o yönde oldu. Bir filmin kalitesini elbette izleyici görüşü, çoğunluk görüşü belirlemez, ama görünen Ah Asuman'la diğer filmler arasında dağlar kadar fark olduğuna işaret ediyordu. Umarız 54. Festivalde patlayan sansür skandalının bir benzeri 56. Festivalde de patlamaz.
*****
Muhittin Böcek'in festival yönetimini eleştirdiğimiz zaman, "Bunlar eskiden festivalde çalışıyorlardı, yeniden bu işe maydanoz oldular, o nedenle böyle diyorlar" minvalinde tutum geliştiriyorlar. "Festival organizasyonunun ayrıntılarında çok ciddi riskler gizlidir. Bu risklerle ilgili deneme yanılma yoluyla deneyimler edindik. Bu deneyimlerimizden yararlanın. Bunun için bizimle çalışmanız, bize ücret filan ödemeniz de gerekmiyor." Geçmişte bu festivale büyük emeği geçmiş insanların yaptığı teklif buydu. Kendi yol arkadaşlarını dışlayıp, Menderes Türel'in adı sansür skandallarıyla anılan danışmanlarıyla yola çıkan bir belediye yönetiminin Avni Tolunay ve Behlül Dal ödüllerinde patlak veren skandallara ağlama hakkı yoktur.