Yakından takip etmeyenler, Antalyaspor’un Beşiktaş karşısındaki galibiyetini büyük sürpriz olarak yorumluyor.

İçinde bulunduğu durum, ekonomik sıkıntılar, çıkarılamayan lisanslar ve yönetim boşluğu nedeni ile bu görüştekilere hak veriyorum. Ancak Antalyaspor’u yakından takip edenler, bu takımın kötü bir takım olmadığını, camianın ilgisizliği ve vurdumduymazlığına inat onur mücadelesi verdiğini iyi biliyor.

Beşiktaş karşısındaki galibiyete Bülent Korkmaz dahi inanmıyordu. Bunu maçtan sonraki açıklamalarında itiraf da etti. Belki de bu nedenle ilk 11’de üç tane genç futbolcuya şans tanıdı.

Bahadır defansta sırıtmadı, Harun Alpsoy zaten geçen yıldan ilk 11’e alışmıştı. Doğukan Sinik ise genç milli takımlardaki başarısını A Takım’a yükselerek sürdürdü.

Maçın ilk 20 dakikasını izlerken deyim yerindeyse nefes alamadık. Beşiktaş, dünya yıldızlarından oluşan kadrosuyla sağlı-sollu saldırırken, Antalyaspor’un sahipsiz cengaverleri amansız bir savunma içine düştü. Tempo o kadar yoğundu ki bazı futbolcular ilk yarının bitmesi için neredeyse dua ediyordu.

Futbolun adaleti bazen tecelli ediyor. Bu maçta bunu bir kez daha gördük.

Antalyaspor, bu hafta sonu Çaykur Rizespor’u yenseydi bu kadar sükse yapamazdı. Böyle bir futbolun ardından deplasmanda Beşiktaş’ı yenerek hakettiği tüm kamuoyundan hakettiği değeri gördü.

Bazı yorumcular, Antalyaspor’un çok kapandığını ve futbolcuların sürekli kendini yere attığını belirtti. Böyle bir kadro ile Beşiktaş gibi bir takımı açık oynayarak yenmenin imkansız olduğunu bilmeyen yorumcular, Antalyasporlu futbolcuların alınterine saygısızlık etti.

5 yıl önce Fenerbahçe’nin, bu sezon da Beşiktaş’ın kendi sahasındaki yenilmezlik serisine son vermek, Antalyasporlu futbolcuların haklı bir isyanıydı aslında.

Taraftarı terketmiş, yönetimi sudan bahanelerle kaçmış, şehrin inanmadığı bu futbolcu grubu, kamuoyuna uzun süre unutamayacağı bir ders verdi.

En büyük dersi de, geçtiğimiz sezon bu haftalarda şampiyonluk hayalleri kuran kendi camiasına verdi.

En büyük ders derslerden birini de takımı siyasetin elinde oyuncak yapanlara verdi.

Geçtiğimiz hafta da yazmıştım. Antalyasporlu futbolculara engel çıkarmayın, gerisine de karışmayın.

Birşeyler yoluna girmeye başladığında çomak sokmayın yeterli.

Geçen yıl takımı batıran kadroya tanınan kredinin yüzde 1’ini bu kadroya tanıyın yeterli.

Takıma olan güvenimi her hafta yazıyorum. Tekrara girmeyeceğim.

Ancak geride kalan 3 maçta ön plana çıkan futbolcuların haklarını teslim etmeliyim.

Hakan Özmert, ikinci Antalyaspor macerasında gerçek kimliğini sahaya yansıtıyor. Konyaspor maçında alınan 1 puanın ardından Beşiktaş deplasmanından çıkarılan 3 puanın mimarlarından oldu.

Diego Angelo, sadece savunmacı veya kaptan değil, takımın herşeyi gibi oynuyor. Oynamakla kalmıyor, takım arkadaşlarını organize edip oynatıyor. Konya maçında attığı 2 golün ardından Beşiktaş savunma oyuncuları kendisine nefes aldırmadı. Ancak o yine de yapacağını yaptı, savunmada mükemmel bir performans sergiledi.

Souleymane Doukara, iri cüssesine ve hantal görüntüsüne rağmen, dripling halinde Dünya yıldızları Pepe ve Vida’ya fark attı. Gol attı, kendisine çarpan top gol oldu, yetmedi Yekta’ya asist yaptı.

Doğukan Sinik, her geçen maçta biraz daha formaya ısınıyor. Maç eksiği ön plana çıksa da, geçtiğimiz sezon Nasri’ye, Menez’e tanınan kredinin bir kısmı kendisine tanınmalı ve sabredilmeli.

Nazım Sangare, geçtiğimiz sezonki çizgisini tam olarak yakalayamadı. Ancak ilk iki maça göre daha dikkatli ve gayretliydi. Umarım her geçen hafta formunu yükseltiyordur ve gerçek formuna kavuşacaktır.

Ruud Boffin için yorum yapmaya gerek yok. Beşiktaş deplasmanında 8 net pozisyonda gole izin vermeyin Babel’den bile alkış aldı. Babel’in alkışladığı oyuncuya biz de hakkını teslim etmeliyiz.

Bireysel olarak ön plana çıkan isimler bunlardı. Ancak Antalyaspor, Beşiktaş karşısında takım savunmasını mükemmel yaparak galip geldi. Bu nedenle tüm takımı kutlamak görevimizdir ve görevimizi yapalım.

Son sözüm yönetime:

Zoru görünce kaçmak yakışmadı. En büyük zorluğu yaşayan futbolcuların duruşundan ve mücadelesinden ders almanız dileğimle...