Jeolojik yapısı gereği bazı ülkelerde depremlere sıkça rastlanır. Türkiye de deprem kuşağında bulunuyor. 1999' daki büyük Marmara depremini bir hatırlıyalım.
Binlerce insanımız, can verdi bu felakette. Bir o kadar da, yaralılar vardı. Çok ağır travmalar geçirdik.Göçüklerin altında kalan bir yaralı çığlık atıyordu:"Sesimi duyan var mı?" Bütün dünya duydu o çaresiz sesi. Doğal yıkımlar öldürüyor, yaralıyor, acıtıyor insanı. Ama; zaman içinde, el ele yaraları sarıyoruz. Peki ya toplumsal/ruhsal çöküntülerin, felaketlerin yaralarını nasıl saracağız? Adını bile işitirken ürperdiğimiz tecavüzcüleri neden sıkça duyar olduk? Bura nere, peki biz nerdeyiz?
Parmak kadar çocuklara tecavüz eden caniler bu topraklarda mı doğdu? Onlar içimizden birisi mi? Hangi ekmeği yiyip, hangi sudan içer bu gürühlar? Ve onlar amca ve onlar dayı ve onlar komşu...
Tanrım, bunlar hangi gezegenin yaratığı?
Daha da acısı var. Ve onlar baba.
Daha doğrusu, onlar baba mı? Babalar; çocukların rol modeli, efsanesi, masal kahramanı değil miydi? Babaaa! diye çığlık atan bir çocuk ve canavarlaşan baba, babalar...
Baba kimdi? Baba sığınaktı.Baba masaldı.Baba efsaneydi.Baba kahramandı.Baba limandı.Baba güvendi.Baba yürekti, baba candı, baba kandı kan. Bu babalar nasıl bir caniye dönüşebildi? Onlar bu dünyalı mı?Hangi kültürün, hangi psikolojinin türevleri bunlar?
Onlar, yaşayan bir ceset olmalı. Ne oldu bu topraklara? Bu toprakları hangi politik kültür bu duruma getirdi?Diyanete ayrılan 8 katrilyonluk bütçenin yarısını; eğitime, kültüre, sağlığa, sosyal hizmetlere aktarsanız ne olurdu?
Ne olurdu biliyor musunuz? Cehalet bataklığı kurutulurdu. Hastalıklı insanımsılar insanlaşırdı.
Bu coğrafyanın toplu bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Çocuklar!
Tecavüz edilip öldürülen çocuklar!
Size nasıl kıydılar?
Çoçuklara kıyanların yeri cehennemin dibi olmalı.
Ve bu tecavüzler, babacan babaların vicdanına yapıldı aynı zamanda.
Tecavüzle öldürülen çocuklar ve öldürülen babalık duygusu. Bu ne ağır bir işkence böyle.
Bu cani güruhlarla aynı türden olamayız.
Yok yok, böyle bir şey asla olamaz. Bunlar, evrimini tamamlayamamış ara bir tür olmalı.
Öldürdünüz! Öldürüldük! Çocuklarla birlikte biz de öldük! Nerdesin ey ahlak felsefesi?
Vicdan diye bir ders yok mu okullarda? Çok şey istemiyoruz. Nefes almak istiyoruz.Sadece insanca yaşamak ve yaşatmak.Her canlının hakkına saygı duyarak, hepsi bu.

Sevgili çocuklar, artık bizim görevimiz ve hatta ödevimiz; ölümüne bile olsa, sizi yaşatmak olmalı. Yoksa; yaşayan ölü canlarız.