CHP tartışmaları her tarafı toz duman ettiği için siyasetin diğer alanları kör noktada kalabiliyor ya da çok dar bir açıda gündeme girebiliyorlar. Bunun en somut örneği, Altılı Masa’nın büyük ortağı İyi Parti’de yaşananlar. Gerek ulusal düzeyde gerekse Antalya genelinde önemli gelişmeler yaşanıyor İyi Parti’de.

Örneğin, İyi Parti’nin kuruluş sürecinde, özellikle de partinin felsefesini oluşturmada emek sahibi olan merkez sağ ya da ulusalcı kökenli isimler birer birer istifa ediyorlar. Aytun Çıray, Ahad Andican gibi önemli isimler istifalarını verirken, Antalya’da da 3 yıl il başkanlığı yapmış Mehmet Başaran da partiden istifa ediyor.

İyi Parti denilince Antalya, Burdur ve Isparta ayrı bir öneme sahip oluyor. Bu üç il, Süleyman Demirel etkisi ile ağırlıklı olarak merkez sağ seçmenin yoğunlaştığı bölgedir. 2018 seçimlerinde özellikle Antalya ve Isparta oylarının ulusalda İyi Parti’nin en yüksek oy aldığı iki olması tesadüf değildir. Bu iki ilin İyi Parti’yi sahiplenmesi, aslında seçmenin İyi Parti’yi nereye oturttuğunun da bir göstergesiydi. Buna karşılık, İyi Parti ülke genelinde oylarını korurken, bu bölgede oy kaybının kendi içerisinde %40’lara dayanması, merkez sağ seçmenin beklentisinin yeterince karşılanmadığının bir göstergesi olsa gerek.

İyi Parti içerisindeki ülkücü kanat, İyi Parti’yi milliyetçilerin kurduğunu, kuruluş aşamasında %80 dolayında milliyetçi bulunduğunu ve ‘Asena Meral’in peşinden gittiklerini söylüyorlar. Ancak bu ağırlık ve yoğunluğa rağmen parti politikalarında ve yönetiminde yeterince karşılıklarının olmadığını belirterek mutsuzluklarını dile getiriyorlar. Seçimlerden sonra özellikle Koray Aydın’ın TBMM’de görevlendirilmesini, milliyetçi kanadın Genel Merkezden uzaklaştırılması gibi okuyorlar.

Buna karşılık, merkez sağ siyasetten gelenler ise partinin politikalarında milliyetçi – merkez sağ arasında bir istikrarlı ve birarada olabilmeye dönük bir dengenin kurulamadığını, bu nedenle de siyaseten yalpalamaların sürekli olduğunu ve seçmene güven vermede bir başarısızlık yaşandığını ifade ediyorlar.

Buraya kadar yazılanlar, İyi Parti’nin ulusal düzeyde iç tartışmalarıydı.

Olayın bir de Antalya boyutu var. Yukarıda da yazmıştım. Antalya, İyi Parti’nin en yüksek oy oranını yakaladığı illerden birisi. Ancak sonrasında Antalya İl Örgütünde yaşanan ve kökeni yine ülkücü – merkez sağ ayrışmasına dayanan tartışmalar nedeni ile en büyük oy kaybı yine bu ilde yaşandı.

Önce bir hafızamızı tazeleyelim. İyi Parti’nin kurucu il başkanı, MHP eski il başkanlarından Nizamettin Sağır’dı. Sağır, 2018 seçimlerinden sonra istifa etti ve yerine ülkücü kökenli Ahmet Aydın geldi. Ahmet Aydın, 2019 yerel seçimlerinden yaklaşık 9 – 10 ay sonra görevinden alınarak yerine Ankara’dan yine ülkücü kökenli Yavuz Temizel gönderildi. Temizel’in kısa bir süre sonra görevden ayrılması ile bu sefer merkez sağdan Mehmet Başaran önce Divandan, ardından İl Kongresi’nden seçilerek il başkanı oldu. Son yapılan kongrede de yine ülkücü bir isim Vahdet Afşin Karacan, başka bir ülkücü isim olan Ahmet Aydın’a karşı İl Başkanlığı’nı kazandı. Yani tabloya baktığımızda Antalya’da İyi Parti örgütünde ülkücü damar sürekli egemen oldu. Ancak bu egemenliğin aksayan bir tarafı vardı. Örneğin, Antalya’da ülkücü çevrelerin önemli isimlerinden birisi Nihat Kavşut, yine ülkücü olan Vahdet Afşin Karacan tarafından pasifize edildi ve tasfiye sürecine sokuldu. Yine İyi Parti Antalya Kurucu İl Başkanı Nizamettin Sağır, artık partinin yolunu unutmuştur.

Son olarak, ister ülkücü kanat ister merkez sağ kanat 24 – 25 Haziran’da Ankara’da yapılacak olan Büyük Kurultay’dan beklentilerini sıfırlamış durumda ve İyi Parti’de bir değişiklik öngörmüyor. Bunu şöyle de okuyabiliriz. İyi Parti kadrolarında İyi Parti’den umut kesilmeye başlandı.

Özetle başlıktaki ifadede, ki İyi Parti Antalya içerisinde oldukça etkin bir İyi Partilinin cümlesidir, belirtildiği gibi; İyi Parti, milliyetçilik ve merkez sağ gömleklerini başarılı bir kombin yaparak üstüne yakıştıramadı.