Milli maç arasına kadar oynanacak 4 maçtaki puan beklentim 4’tü. Bunların da 3’ü Rize’den 1’i Konya maçlarındandı.
Antalyaspor beklediğimden çok daha iyi oynadı, çok daha iyi kenetlendi, mükemmel ötesi bir drirenç sergiledi ve hiç kimsenin beklemediği kadar başarılı oldu.
Başarılı olan takım alkışlanır, Bülent Korkmaz’ı ve futbolcuları tebrik ediyorum.
Konyaspor ve Beşiktaş maçlarında şanslı olduğumuzu düşünüyordum. Yaşanan süreci gözönüne aldığımda o maçlarda futbolun adaletinin tecelli ettiğine inandım. Ancak Rize maçında kesinlikle şanslıydık.
1-0 gerideyken Boffin’in çıkardığı 2 net pozisyon maçın kırılma anı oldu.
Doukara atıldıktan sonra 1 puana razıydık, 3 oldu, katmerli oldu, çok da güzel oldu.
Sezon başından bu yana yaşanan olaylara rağmen futbolcuların gösterdiği direnç, her türlü övgüyü hakediyor.
Doğukan, Harun ve Bahadır gibi gençlerle alınan sonuçlar ise insanın göğsünü kabartıyor.
İyi oynarken yapılan eleştiriler yol gösterici olur. 4 maçta alınan 7 puanın keyfini çıkarırken, gördüğümüz eksiklikleri de diyle getirelim ki; görevimizi tam yapmış olalım.
n Takım ritmini yakalamışken verilen milli maç arası, ahengi bozabilir. Milli arada rehavete kapılmadan aynı ciddiyetle çalışmalar devam etmeli ve 15 gün sonraki maçta aynı ciddiyetle sahaya çıkılmalı.
n Antalyaspor maç kazanıyor ancak orta sahada kaptırılan toplar başını ağrıtmaya devam ediyor. İlk yarıda sadece Hakan Özmert’in kaptırdığı 4 top, takımın kontraya yakalanmasına neden oldu. Doukara da, kaptırdığı bir top sonrasi yaptığı müdahale nedeni ile kırmızı kart gördü. Bu hastalık Beşiktaş ve Konya maçlarında da görüldü. Teknik kadronun bu soruna önlem alması gerekiyor.
n Transferin son günü kadroya katılan Mevlüt Erdinç, Olcan Adın, Serdar Özkan ve Aly Cissokho kadro derinliğini artırdı. Bu futbolculardan en azından 2’sinin ilk 11’de görev almasını bekliyorum. Bu yapılırken, 4 maçta 7 puan alan futbolculara haksızlık edilmemeli. Forma hakedene verilmeli ve futbolcular küstürülmemeli.
n Antalyaspor taraftarının takımı için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Taraftarı dizayn etmeye çalışan demode yönetim anlayışı artık terkedilmeli. Gruplar arasında yapılacak ayırım, sadece tribünleri böler, seyirci sayısını düşürür. Bilet parasını veren herkese eşit davranılmalı ve stadın dolması için yeni projeler geliştirilmeli.
n İlk 4 haftanın yıldızı, tartışmasız Diego Angelo. Rize maçında Boffin çok iyiydi, Beşiktaş’a karşı Hakan Özmert. Ancak 4 maçın tamamında mükemmel oynayan Diego Angelo, Rize’ye atılan 2 golün de hazırlayıcısı oldu. Kadro yetersizliği nedeni ile stoperdeki partneri sürekli değişen Diego, bugüne kadar bu durumdan etkilenmedi. Ancak potansiyelini zorlayarak oynayan bir oyuncunun 34 maç aynı performansı sergileyemeceği düşünülerek, Kaptan’ın yükü paylaşılmalı. Bunun için de sabit bir stoper şart.
n İlk maçlar ölçü olmaz, ancak Aly Cissokho çok hantal bir görüntü çizdi. Sezon başından bu yana takımla antrenmana çıkmasına rağmen hava toplarına çıkma konusunda tedirgin, ikili mücadelelerle ürkekti. Hücum yönü daha etkili olan Cissokho’nun takıma adapte olması için hızlandırılmış bir program uygulanabilir.
Saha içindeki sorunlar bir şekilde hallediliyor. Ancak saha dışını halletmeliyiz. Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk, göreve gelir gelmez ‘Avrupa’ cümlesini kullandı. Hayal kurmak ve büyük hedefler peşinde koşmak çok güzel. Ancak bir önceki hayalin bedelini henüz ödeyememişken yine uçuk hayeller peşinde koşmayalım. Finansal fair-play nedeni ile birçok kulüp transfer yapamıyor. Antalyaspor olarak bu engeli son anda aştık. Ali Şafak Öztürk’e güvensizlik olarak algılansa da, ben ortama güvenmiyorum. Çünkü ani bir kararla başkanlığın bırakıldığı ve nedenini asla öğrenemediğimiz bir camiada yaşıyoruz. Ali Şafak Öztürk’ün tekrar başkanlığı bırakabileceği ihtimalini düşünerek, kulübü altından kalkamayacağı borç yüküne sokmamasını rica ediyorum.
Sonra, kendisi gidiyor, o borcun altında tüm camia eziliyor.