Konyaspor gibi sistem takımından deplasmandan alınan 1 puan her zaman kazançtır. Önce bu başarıda emeği geçen teknik ekibi ve futbolcuları kutlayalım.

Maç gelince…

Denizlispor maçının devre arasında 4.hakem ile girdiği diyalogtan kartsız kurtulan Hakan Özmert,o maçta devre arasında oyundan alınmıştı, Konyaspor maçına da yedek soyundu.

Hakan Özmert’in olmadığı bir Antalyaspor, göbekten gelemiyordu, öyle de oldu. Göbek işe yaramayınca Antalyaspor neredeyse tüm atak girişimlerini kanatlardan gerçekleştirdi. Nazım Sangare, Aatif ve Doğukan ile kanatlardan getirilen toplarla gol arayışlarını izledik. Gustavo Leschuk gibi pivot santrfor özelliği daha ön planda olan bir golcü sahada olunca, bu girişimlerden daha kolay sonuç alındı.

Leschuk demişken. Kendisi Mevlüt Erdinç gibi bitirici değil, Doukara gibi yırtıcı değil. Ancak çok iyi bir pivot santrfor görüntüsü verdi. Pas dağıtımı ve etkili şutları ile ön plana çıktı. Yanında Mukairu veya Gelson Daha gibi hareketli bir isimle oynarsa daha verimli olacağı izlenimi uyandırdı. Bir maçla yargılamak adil olmayabilir, ancak verdiği görüntü böyleydi.

Konyaspor maçında, Aatif’ın yerine Gelson Dala’nın ilk 11’de başlamasını beklerdim. Çünkü Aatif, yaşadığı sakatlık nedeni ile sezon başı antrenmanlarının bir kısmını kaçırdı, doğal olarak da fiziken hazır değil. Buna rağmen takım oyununa başarıyla uyum sağladığını söyleyebilirim.

Konyaspor karşısında, alkışı en çok hak eden isim Ufuk Akyol oldu. Karagümrük’ten gelmesine rağmen, Süper Lig’deki birçok ota saha oyuncusundan daha savaşçı, daha başarılı ve topun önüne kendisini atacak kadar da özverili. Rakibin 3 şutunda, topun önüne atlayarak belki golü çıkardı. Bunun yanında, kaptığı topları oyuna sokma konusunda her maç biraz daha gelişiyor. Charles gibi tecrübe abidesi ile birlikte oynaması, onun bir diğer avantajı. Böyle devam ederse önce milli takıma gidecektir, transfer döneminde de Antalyaspor’un kapısının çalınmasına neden olacaktır.

Bülent Korkmaz’ın alkışlanacak hareketlerine gelince…

Denizlispor maçında kendi kalesine attığı golün ardından büyük üzüntü yaşayan Bahadır Öztürk’ü, Konya deplasmanında da 11’de oynatması takdire şayan. Genç futbolculara güvenmesi, korkmadan forma vermesi ve arkasında durması, teknik adam kıyımının yaşandığı ülkemizde alkışlanmalı.

Takımın değişmez oyuncuları arasında yer alan Hakan Özmert’i neden yedek soyundurduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ancak gereksiz sinir harbine giren Hakan’ı, Denizlispor maçının devre arasında çıkarıp Konyaspor maçında da oynatmayarak, diğer futbolculara da mesaj vermiş oldu. Sonuç ne olursa olsun bir takım oyunu oynadıklarını ve hiçbir futbolcunun vazgeçilmez olmadığını kanıtlamış oldu. Hakan’ın olmadığı bir takımı sahaya sürerken, taktik değişikliği yaparak oyunu iki kanada da yıkan Korkmaz, belki de takımının gizli bir gücünü Konya’da ortaya çıkarmış oldu.

Korkmaz’a bir de eleştirim var…

Geçtiğimiz hafta da yazdım. Tasarruf adı altında sezon başında 10 futbolcu gönderildi. Camianın tepkilerine rağmen Antalyaspor’un altyapısından yetişen Zeki Yıldırım bile feda edildi. Ancak yaşanan sürecini sonunda, Aly Cissokho, Tarık Çamdal ve Eren Albayrak gibi asıl mevkileri sol bek olan 3 futbolcu kulübede otururken;, sol bekte Ondrej Celustka görev yapıyor. Kulübedeki 3 futbolcu fizik olarak hazır değilse, neden değiller. Performans olarak yeterli değillerse neden hazırlanmadılar? Hepsini geçtim, oynayacak durumda değillerse neden 21 kişilik kadrodalar.

Yedek bekleyecek bir sol bek kadroya girecekse, bu isim sadece Birkan Öksüz olabilirdi. En azından genç ve tecrübesiz der, sineye çeker, hata yaptığında da gençliğine verirdik.

Eren, Tarık ve Cissokho ile ilgili transfer dönemi sona ermeden bir karar verilmeli ve camianın daha fazla tepkisi çekilmemeli.