Ligin ilk 6 haftası her türlü sonuca açıktır. Bu süreçte her takım, her sonucu alabilir. Alınan sonuçlara bakınca bunu daha iyi anlayabiliyoruz.

Antalyaspor, deplasmanda Göztepe’yi yenerek başladığı ligde, bu sürece doğru başlayan takımlar arasında yer aldı. Oturmuş bir kadrosu olmasına rağmen, yaklaşık 10 futbolcuyla yollarını ayıran kırmızı-beyazlı ekip, az ama geç takviyeler yaparak lige dezavantajlı başladı.

Tüm olumsuzluklara rağmen Denizlispor maçına iyi başlayan, gol kovalayan ve rakibini alanına hapseden bir Antalyaspor vardı ilk yarıda. Sadece Amilton’un kaçırdığı 3 net pozisyon, ilk yarının özeti gibiydi. Amilton’un girdiği pozisyonlara usta bir golcü girseydi, maç ilk yarıda biterdi. Bu bölümlerde gözlerimiz Gustavo’yu aradı. Kariyeri ve kalitesi bilinen Arjantinli golcü bu takıma monte olduğunda Antalyaspor bambaşka bir kimliğe bürüneceğe izlenimi verdi.

İlk yarı için yapabileceğimiz analizler, Antalyaspor’un bir oyun kültürünün olduğu, takım oyununu çok iyi uyguladığı ve sonuç ne olursa olsun disiplinden kopmadığıydı.

Ancak bu kadar iyi oynarken ve pozisyona girerken golü atmak lazım. Çünkü oynanan oyunun adı futbol ve bu oyunun bir kuralı var: Atamayana atarlar. Denizlispor’u gol atacak pozisyonu dahi yokken buu yapması imkansıza yakındı. Ancak Göztepe maçının yıldızı Bahadır’ın ters vuruşu. Kaleci Boffin’i yanıltınca o kural işledi ve Denizlispor pozisyona girmeden 1-0 öne geçti.

İlk yarıda Antalyaspor tüm atak girişimlerini sağ kanattan geliştirdi. Denizlispor Teknik Direktörü Yücel İdiz, futbolcularına yaptığı tüm ikazlara rağmen o kanada çözüm bulamadı. Nazım Sangare patentli atakların gol olmaması ise Antalyaspor için şanssızlık biraz da beceriksizlikti.

Paul Mukairu, oynadıkça gelişecek potansiyele sahip. Ancak Antalyaspor’un gole ve puana ihtiyacı var. Ufuk Akyol, Antalyaspor’un şimdiden kazandığı bir yetenek olarak kayıtlara geçmiştir. Hakan ve Charles’in arasında hiç sırıtmadan, hata yapmadan oynuyor ve oynadıkça da gelişeceğini gösteriyor.

Maçın ikinci yarısında değişin bir şey yoktu. Oyuna hakim olan, pozisyona giren ve kol kovalayan Antalyaspor, ceza alanına kadar getirdiği topları bir türlü üç direğin arasından geçiremedi. Paul Mukairu’nun akıllara zarar veren pozisyonu da defanstan dönünce, atamayana atarlar kuralı bir kez daha devreye girdi. İkinci yarıda neredeyse hiç pozisyona giremeyen Denizlispor, Barrow’u n ceza alanı dışından attığı mükemmel gol ile farkı ikiye çıkardı.

Antalya’nın sıcağında, neminde 2 farklı geriye düşmek ve maçı çevirmek kolay değil. Bülent Korkmaz, kulübedeki Aatif, Fredy ve Gelson Dala’yı oyuna alarak gol yollarında yaşadığı soruna çözüm aradı. Çok diri ve direnç kazanan bir rakibe karşı bunu yapmak kolay değildi.

Geçtiğimiz hafta attığı golle takımına 3 puan kazandıran Diego, bu kez penaltı kazandırdı. Ancak Aatif’in basit şekilde kaçırdığı penaltı maçı bitirdi. Maçın bitimen 15 dakika varken atılacak bir gol, en azından 1 puanı getirebilirdi. Aatif tecrübesindeki bir futbolcunun, bu kadar laubali bir penaltı kaçırması takım arkadaşlarının puana olan inancını da azalttı.

O ana kadar pozisyonlara giren Antalyaspor da artık pozisyona giremez hale geldi.

İlk maçlar için uyarıda bulunmak erkendir. Gördüğümüz birkaç notu yazalım.

Amilton, geçen yıl olduğu gibi toptan çok hakemle oynuyor. Bazen komik durumlara düşerek hakemi aldatmaya çalışıyor. Kendisi uyarılmalı.

Bir başka konu. Bu takımda Tarık Çamdal ve Aly Cissokho gibi iki sol bek varken Celustka oynuyor.Tasarruf adı altında sezon başında o kadar futbolcu gönderilirken, Tarık ve Cissokho kaldıysa oynatılmalı. Oynatılmayacaksa tasarruf tedbirleri adı altında kendilerine yol verilmeli.