Sosyalizmin inşası yolunda devrimci ve evrimci yöntemler Marx, sosyalizmin inşasının, işçi sınıfının örgütlü mücadelesi sonucunda kurulacak proleterya diktatörlüğü ile başlayacağını teorize etmiştir. İhtilalci bir yolu benimseyen Marx, bir araç olarak parlamenter yolun kullanılabileceğini ama yapısal olarak burjuvazinin sınıf egemenliğinin bir aracı olan parlamentonun, sosyalizmin inşası noktasında nihai bir hedef olamayacağını belirtmiştir. Marx’a göre, üretim araçlarının toplumsallaştırılması, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, işçi sınıfı egemenliğinin kurulması şiddet ile devrimci bir yöntemle gerçekleştirebilir. Pratikte yaşanan birtakım gelişmeler, Marx’ın bu ön kabulüne yönelik tartışmaların doğmasına, sosyalizmin hangi yöntemle kurulacağına dair görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Revizyonizmin doğuşu Bu görüş ayrılıklarının temelinde işçi sınıfının örgütlenip güçlenmesi, genel oy hakkının kabulü ile işçi sınıfının parlamentoda temsil hakkı kazanması, sendikal hak ve özgürlüklerin genişlemesi, Alman Sosyal Demokrat Partisinin seçimlerde gösterdiği başarılar gibi etkenler yer almaktadır. Alman sosyal demokrasinin, sosyal demokrasinin kuramsal açıdan gelişip güçlenmesi noktasında önemli bir yeri vardır. Sosyal Demokrat Parti’nin öncü isimlerinden Bernstein’e göre; kapitalizm kendiliğinden çökmeyecek, kapitalizm içindeki krizler artmayacak, tersine azalacaktı. Sendikaların ve kooperatiflerin güçlenmesi yoluyla toplumda reformlar yapılabilir, böylece sosyalizm geliştirilebilirdi. Artan işçi sınıfının, Sosyal Demokrat Parti’nin seçmen tabanını genişlettiğini savunan Bernstein, sosyal demokratların demokratik seçimler yoluyla iktidara gelebilecek güce eriştiğini belirtmiştir. Marksizm ile kesin olarak yollarını ayıran Bernstein, “Revizyonizm” olarak adlandırdığı düşüncesini şu şekilde özetlemiştir: “Reformist (evrimci) düşüncelere sahip olan yapıcıdır. Şiddete dayalı (devrimci) düşüncelere sahip olan ise yıkıcıdır. Marksizm ile revizyonizm arasındaki temel ayrım işte bu noktadadır.” Bernstein, proletarya diktatörlüğünü ve devrimci yöntemi reddederek, kapitalizmin zamanla “evrim” yoluyla çökeceğini, sosyal demokratların parlamenter yolla, geniş tabanlı bir şekilde mücadele etmeleri gerektiğini savunmuştur. Bernstein’e göre, “demokrasi aynı anda hem bir araç hem de bir amaçtır. Hem sosyalizmin kuruluş yöntemi, hem de gerçekleşme biçimidir. Demokrasi bir uzlaşma okuludur. Demokratik süreci hızlandırmak için sosyal demokrasi açısından en iyi araç, doktrin ve pratik olarak genel oy alanında yer almak ve bunun taktik açısından getireceği tüm sonuçları kabul etmektir”Sosyal demokrat partiler sınıf mı yoksa kitle partisi midir? Bernstein, sosyal demokrat partinin bir kitle partisi olması gerektiğini savunarak, sadece işçi sınıfını (geniş anlamda işçi, memur, aydın, teknokrat) değil, küçük burjuvazinin demokrat kesimlerini (köylüler vb.) de kapsayacak bir parti yapısını öngörmüştür. Parlamenter mücadele noktasında gerektiği yerlerde burjuva partileriyle de koalisyonlara gidilmesini savunmuştur. Sendikacı Adolph von Elm, revizyonist programın özünü şöyle ifade ediyordu: “Evrim yoluyla devrim – ilerleyen demokratikleşme ve toplum bünyesinin sosyalleşmesi yoluyla kapitalist toplumun sosyalist topluma tamamen dönüştürülmesi: Özetle, parti içindeki revizyonistlerin görüşü budur.”