Antalya Büyükşehir Belediyesi, Ulaşım Planlama ve Raylı Sistem Daire Başkanlığı “Antalya Ulaşım Çalıştayı” düzenledi. Konu ile ilgili olarak 19 belediye, valilik, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları, meslek birlikleri, dernekler ile Antalya Kent İzleme Platformu gibi sivil toplum örgütlerinin temsilcileri Çalıştay’a katıldı.
Sabah sunumları, bilim insanlarının ve uzmanların daha çok bilgilendirme ve ulaşım/ulaştırma sorunsalının nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin kuramsal ve pratik deneyim aktarımlarıyla tamamlandı.
Öğleden sonra programı ise katılımcıların her biri için hazırlanan masalarda, kent içi ve kentin bütününde ulaşıma ilişkin belirlenen başlıklarda ifade ettikleri sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri moderatör yönetiminde kayda alındı.
Çalıştay’ın kurgusunun ve akışının Uludağ Üniversitesi öğretim üyeleri aracılığı ile gerçekleşmesi, kimi katılımcılarda, Antalya merkezli Üniversitelerin bu etkinliğin neresinde olduğu merakı uyandırmış olsa da, bu merak etkinliğin faydalı olmasının önüne geçmedi. Zira bu konu Üniversitelerin bulunduğu kent yaşamına katkıları, yaklaşımları ve beklentileri yanında bilim dünyasının kamusal hizmet alanlarında üstlendikleri rollerin irdelenmesi ile ilgili ayrı bir tartışmanın parçası olduğunu göstermiş oldu.
Şurası bir gerçek ki, “Balbey Halk Buluşması” gibi, benzer geniş tabanlı toplantıların yapılması yerel yöneticilerin sorumluluklarının bir parçası. Yerel yönetimlerin, kent sorunlarını ele alırken, çözüm üretirken kent sakinlerini gelişmelerden haberdar etmesi, onlarla doğrudan temas kurması, görüş alış verişlerinde bulunacak kanalları sürekli açık tutması son derece önemli.
O nedenle Ulaşım Çalıştay’ının yalnızca bilgilendirme, bilgilenme ve veri toplama zemini olarak öne çıkmasının olumsuz bir yanı bulunmamaktadır. Zira önemli olan, bundan sonraki yapılacak çalışmalarda kent dinamiklerinin sürece katılım koşullarının tatmin edici düzeyde olup olmayacağıdır. Bu konuda yerel yöneticiler kadar kent dinamiklerinin de üstlenmesi gereken sorumlulukları söz konusudur.
Zira toplumun ortak çıkarları için, hepimizin yararına olan uygulamaları talep etmek, takip
etmek bakımından ne kadar etkisiz kalıyorsak, keyfiyeti kendinden menkul yönetim örnekleri de o kadar daha fazla hayatlarımıza hakim oluyor demektir.
Pek çok gelişmiş ülkede uygulanan, kentsel yaşamı yakından ilgilendiren projelerin, karar aşamalarından önce, kolay anlaşılabilir plan ve haritalar üzerinden veya maket, canlandırma gibi yöntemlerle halka açık alanlarda sunulması, üzerinde tartışılarak öneri veya eleştiri imkanlarının sağlanması, açık ve katılımcı yönetim anlayışının bir gereği olarak Antalya’da da uygulanması mümkündür.
Bu çalıştay, hepimizin şikayetçi olduğu, yap boz tahtasına dönen ulaşımın planının, bir kez daha ele alınıp değiştirilmesi aşamasında olduğumuzu ortaya koydu. Bu değişikliğin de kısa bir sonra bertaraf edilmemesi için kent dinamiklerinin bu sürece müdahil olmaları gerekiyor.
Hiç kuşku yok ki kamusal bir hizmet olarak ulaşım hakkının, bu hakkın öznesi olan insanın, insanı öne çıkaran motorsuz araç kullanımlarının, yaya ulaşımının ve bisiklet dolaşımının teşvik edici düzenlemelere ihtiyacımız bulunmaktadır. Buna göre planlanıp denetlenmesi gereken kent planlamasında, her koşulda yaşam alanlarımızda ve kent merkezlerinde motorlu araçların yoğun akışından, hızından, gürültüsünden, kirliliğinden uzakta kalmamızı sağlayacak önlemler alınması gerektiği bilimsel verilerle tartışmadan uzak bir konu hale gelmiştir.
Doğal olarak bu düzenlemelerin uygulanabilir olması için de yerleşim alanlarımız arasında erişimi kolay, güvenli, sağlıklı ve kenti kapsayıcı toplu ulaşım imkanlarına sahip olmamız kaçınılamaz bir gerçekliğimiz.
Bütün bu insan merkezli düzenlemelerin gerçekleşmesi için güçlü bir siyasi iradeye ihtiyacımız bulunduğu da çok açık. İnsanı doğanın bir parçası olarak gören, canlı cansız birbirlerinin hakkını hukukunu gözeten, korunması gereken değerlerine sahip çıkan, toplumsal olandan yana tutum almayı ilke edinen kentlilik bilinci böyle bir iradeyi ayakta tutacak olan esas güçtür.
O nedenle yaşam alanlarımızda “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” değil, bilimsel gerçeklere dayalı olarak bugünümüzün ve geleceğimizin toplumsal ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen planlama ilkelerine uygun kentsel yaşamın geliştirilmesi için çaba sarf etmek, hepimizin ortak sorumluluğunu gerektirmektedir.