Yaşantılar sonucunda meydana gelir ve ileriki yaşlarda davranışları daha çok etkiler. Toplumdan topluma değişme gösterir. İçinde yaşanılan toplumun içinde de biraz değişim gösterir.

Toplumsal (sosyal) ihtiyaçlar aşağıdadır:

  • Bağlılık ihtiyacı: Bu birine ya da bir gruba bağlanma, grubun bir parçası olduğunu hissetme ihtiyacıdır. Bu güdünün açlık ihtiyacını anne tarafından doyurulması sonucunda gelişmiş olması ihtimali öne sürülmektedir.
  • Güvenlik içinde olma ihtiyacı: Sosyal güvenlik başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek arzusu olarak kendini gösterir. Sevilme isteği en kuvvetli ihtiyaçlardan biridir. Özellikle küçük çocukların davranışlarında bu ihtiyacın belirtileri daha açık görülür.
  • Saygınlık ( itibar) kazanma ihtiyacı: Herkes toplumda değerli bir yer sahibi başarılı ve üstün kişi olmak ister. Bu ihtiyacını çeşitli yollardan karşılamak ister. Eksiklik kaygısı, küçük düşme duygusu insanı rahatsız eder. Mutsuz kılar.
  • Cinsellik: Cinsellik biyolojik bakımından cinsin devamını sağlayan bir ilgi, sosyal bakımından da bir kişiyi diğer bir kişiye yönelten bir eğilimdir. Bu eğilim hayvan ya da insan bütün canlılarda bulunur.
  • Özgürlük ve özerklik ihtiyacı: İnsanlar küçük yaşlardan itibaren davranışlarının engellenmesinden hoşlanmazlar. Çocuklar başkaları tarafından hazırlanan kurallara uymak istemezler. Gençler de kuralların kendileri tarafından yapılmasını isterler. Davranışlarının sınırlandırılmasını hareketlerinin kısıtlanmasından hoşlanmazlar.
  • Hazza varma: Etrafına zarar veren durumlardan kaçma, organizma için faydalı şeylere yaklaşma eğilimi olur. Sıkıntılı insanlardan ve işlerden kaçmak, karşı cinse yakınlık duymak, eğlencelerden hoşlanmak vb.
  • Saldırganlık ihtiyacı: Zararlı varlıklardan kendini koruma ihtiyacının bir belirtisi olarak ya da başarı ve üstünlük ihtiyacının doyurulması sonucunda meydana gelen bir eksiklik duygusundan ileri gelebileceği düşünülmektedir.

Kişiliği Etkileyen Etmenler

Her insanın başkalarına benzeyen özellikleri yanında kendine özgü nitelikleri de vardır. Hiçbir insan tıpatıp bir başkasına benzemez. Tıpkı başkası gibi de davranamaz. Bebek doğduğu anda belirli bir kişiliğe sahip değildir. Doğduktan sonra yaşantılarından yararlanarak aşama aşama kendine özgü uyum biçimlerini benimsemeye başlar. Süt çocuklarında görülen ilk tepkiler kalıtsaldır. Altıncı aydan sonra fiziksel ve sosyal tepkilerde ayırt edici nitelikler belirlemeye başlar. Yaşamın ilk yıllarında kazanılan bu kişiye özgü nitelikler yaşam boyu kalıcı özelliğe sahiptir. Ancak zaman zaman toplumsal değişimler, hastalıklar, kazalar, doğal afetler gibi durumlarda bazı kişilik özelliklerinde önemli değişmeler meydana gelebilir. İlk yıllarda çok çabuk değişebilen kişilik özellikleri, yetişkinlik çağında daha yavaş değişmeye başlar. Orta yaş ve yaşlılıkta ise bu bedensel, zihinsel, duygusal, cinsel ve sosyal tüm gelişmelerin ortak bir ürünüdür. Kişilik biyolojik ve sosyal iki etmen sonucunda oluşmaktadır.

(Devam Edecek)

Esenlikler Dilerim.