Türkiye tarımında özel sektörün gündemi ile devlet politikası arasında büyük fark var.

Detaylara girdiğimiz zaman, devletin özel sektörü teşvit ettiği ancak daha çok yasal mevzuatlarla önüne geçtiğini görüyoruz.

Son günlerde özel sektörün yaşadığı en somut sorunlardan birisi, Suudi Arabistan, Suriye gibi ülkelere yapılacak ihracatta yaşanan sorunlar. Ülkeler arasındaki diplomatik sorunların faturası ihracatçıya kesiliyor.

Suudi Arabistan gümrüğünde günlerce bekletilen sebze tırları buna en somut örnek.

Türkiye’nin uluslar arası arenada yarıştığı ülkelerin tarım gündemi ise bambaşkı.

Örnek mi?

***

İngiltere tarım sektörü, son günlerde Newcastle Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı bir çalışmayı konuşuyor. İngiliz araştırmacılar, kadife çiçeğindeki bileşenlerden biri olan limon özünün, domates beyaz sineklerini kovduğunu gösteren bir çalışma yayımladı. Araştırma ekibi, beyaz sinekleri kovmak için seralara asılabilecek bir limonen ürününün geliştirilebileceğini söylüyor.

***

Ukrayna tarımı, her sene ihracını yaptığı yeni mahsullerle tam bir gelişme dönemi yaşıyor. İhracatçı firmalardan biri ilk kez bu sene lahana ihraç edecek. Yeni bir ürünle ilk defa tanışmanın bazı zorlukları olduğu malum ama Ukraynalı firma kendine güveniyor ve rekabetten olabildiğince çok şey öğrenmeye çalışıyor.

***

Hollanda ve İsrail gibi ülkelerin gündemi daha başka. Türkiye ise hala girdi maliyetlerinin yüksekliği, ihracatta yaşanan sıkıntılar, her yıl yeni bir hastalık türü, finansmana ulaşmada yaşanan zorluklar, tarımsal işgücünün azlığı gibi bugüne kadar çoktan halledilmesi gereken konuları konuşuyor. Şu anda gündemden kaldırılan Hal Yasası gibi konular ise ayrı bir tartışma konusu.

Önümüzdeki aylarda toplanacak Tarım Şurası da sektörün temel sorunlarına çözüm olamazsa, 20 yıl sonra da aynı sorunlarla boğuşacağımız kesin.

Bunun yanında Antalya Ticaret Borsası’nın tespitleri ve çalışmaları devlet politikasının çok önünde. ATB Başkanı Ali Çandır’ın formülleri gerçekçi, sadece YÖREX bile tek başına sektörün can alıcı sorunlarından olan markalaşmayı teşvik etme açısından altın değerindi.

ATSO’da her ay mutlaka tarım gündemi değerlendiriliyor. Başkan Davut Çetin’in tespitleri ve formülleri sektöre yön veriyor.

OSB’deki tarım firmaları, ekonominin gerçek kahramanları. Her türlü engellemelere rağmen ülkeye döviz girdisi sağlayıp, istihdam oluşturuyorlar. OSB Başkanı Ali Bahar, fabrikaların güneşten enerji üretmesini ve önemli bir girdi maliyetinden tasarruf etmesini gündemde tutmaya çalışıyor.

Toptancı Hali’ndeki komisyoncular, sektörün tüm sorunlarını ayrı ayrı hissetmelerine, ortadan kaldırılma riskine rağmen varlıklarını sürdürmeye devam ediyor.

Özel sektörün varolma savaşına rağmen, değişmeyen gerçeklerimiz var. Yanlış politikalar sonucu, sadece son 12 yılda Belçika ve Hollanda’nın yüzölçümü kadar tarım toprağını terk ederek, tarımda dışa bağımlılıkta dev adımlar atmışız.

Uluslar arası arenada yarıştığımız ülkeler, katma değer artırıcı icraatlarda bulunup markalaşma yolunda ilerlerken, Türkiye olarak henüz gerçek sorunlarımızı bile tespit edememişiz.

Mevcut tabloda tarımın sorunlarının çözümü için, özel sektör ile işbirliği yapmak şart. Uluslar arası arenada Dünya’nın en güçlü ülkeleri ile yarışabilen sektörün, tarım yönetiminde daha fazla söz sahibi olması gerekiyor.

Yoksa 20 yıl sonra bahsettiğimiz ülkelerle aradaki makas daha da açılacak.