Dünyanın bir numaralı gündemi olan Rusya-Ukrayna savaşını, maç izler gibi takip ediyoruz. Rusya’nın saldırılarını, Ukrayna’nın savunmasını, masum insanların dramlarını ve canını kurtarmak için ülkelerini terk eden vatandaşların durumlarını izlerken yoruluyor, üzülüyoruz.
Bir yandan daha az insanın zarar görmesi için dua ederken, savaşın bir an önce bitmesi için de dua ediyoruz.
Bir çok ülkenin görüş belirtmek dışında inisiyatif almaktan korktuğu bir ortamda, iki ülkenin dışişleri bakanları Antalya’da bir araya geldi. Uzlaşma arayışları sonuç vermese de, tarafların aynı masa etrafında buluşması bile önemli bir adım olarak yorumlandı.
Savaşın tarafı olmayan ve sona ermesi için diplomasi trafiği yürüten Türkiye, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun öncülüğünde, savaş çıktıktan sonra ilk kez ülkelerin bakan düzeyinde temsilcilerini bir araya getirdi.
Antalyalı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu başarısı ile gurur duyduk. Toplantıdan somut bir sonuç çıkmadı belki, ancak bundan sonraki adımlar için altyapı olması açısından bile önemli bir zirve gerçekleştirildi.
Hem Rusya, hem de Ukrayna ile birçok konuda ticari ve siyasi ilişkisi olan Türkiye ve Antalya, safını belli etti ve sadece barış istediğini ilan etti.
Rusya ve Ukrayna için Türkiye’nin ve özellikle Antalya’nın yeri ayrı. Tarım, turizm ve enerji konularında bu ülkelerle büyük hacimli ilişkiler var. Savaşın kazananı olur mu, bunu zaman gösterecek. Ancak bugüne kadarki süreçte kazananın Türkiye ve Antalya olacağını öngörebiliriz.
Antalya bu kadar önemli bir il ve coğrafya. Dünyanın önde gelen ülkeleri ve liderlerinin yapamadığını yapıp, barış için üçlü zirveye ev sahipliği yapıyor. Bu tarihi gelişmeler yaşanırken, hem Rusya hem de Ukrayna için Antalya’nın ne kadar önemli olduğunu test ederek görme fırsatı bulduk.
Dışarıdan bakınca Antalya’nın fotoğrafı bu. Bu gelişmeler yaşanırken, Antalya kendi içinde neler yaşıyor dersiniz?
Dünyada başka hiçbir ülkenin ve şehrin yapamadığını yapıp, Lavrov ve Kuleba’yı aynı masa etrafına oturtan Antalya, maalesef sahip olduğu değerinin farkında değil.Hafta sonu oynanması gereken Kumluca-Finike amatör futbol maçı, “güvenlik” gerekçesi ile oynanamadı. Kumluca İlçe Spor Güvenlik Kurulu, “Güvenlik endişesi”ni bahane göstererek Finike seyircisinin maça gelmesini yasakladı. Finike yönetimi ise “Taraftarımızın güvenliğini sağlayamayanlar, takımın güvenliğini de sağlayamaz” mealindeki yazısını Valilik makamına iletti ve maça çıkmayacağını açıkladı.
Maç gününe kadar Valilik’ten bir açıklama gelmeyince maça çıkmadı ve bu müsabaka oynanamadı.
Olayda kim haklı, kim haksız konusu artık bir detay. Maç ile ilgili henüz bir karar verilmedi. Ya maça çıkmayan Finike hükmen mağlup ilan edilecek ya da ilgili makamlar devreye girerse güvenlik önlemleri alınarak maç oynanacaktır.
Sportif sonuçlar günlüktür ve kısa sürede unutulur.
Ancak “güvenlik” gerekçesi ile bir maçın oynatılamaması uzun yıllar unutulmayacaktır. Üstelik Kumluca ve Finike gibi iki barış ilçesinde, sağduyulu insanların yaşadığı kentler arasındaki maçın oynanmaması daha yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Bu olayın sorumluları olmalı ve bedelini ödemeli. 2022 yılında Antalya gibi bir dünya kentinde güvenlik önlemleri olmadığı gerekçesi ile bir maçın oynanamaması geçiştirilecek bir konu değildir.Güvenlik önlemi alınamadıysa, bu önlemleri alması gerekenler bedel ödemeli.
Kentleri yönetenlerin birinci görevi, takımlarını şampiyon yapmak değil, ilçe gençliğine spor yaptırmak olmalı. Bu bilinçte olmayan yetkili varsa gereği yapılmalı.
Kumluca halkına holigan damgası vuran bu karara imza atanlar, ilçe halkından özür dilemeli.
Maç ile ilgili bir karar verilecek. Finike’nin hükmen yenik ilan edilmeli, bundan sonraki sezonlarda benzer olayların önüne açmak anlamına gelecektir. Şampiyonluğa oynayan ilçelerde, spor güvenlik kurulları benzer kararlar alıp rakibini seyircisi olmadan yenme yolunu seçebilecektir. O nedenle bu maç, tüm önlemler alınarak Kumluca Stadı’nda seyircili olarak oynatılmalı ve maçın sonucu sahada belli olmalıdır.
Çünkü Finike halkı gittiği yeri yakan, yıkan, holigan insanlardan oluşmuyor. Kumluca halkı da, misafir konumdaki rakip takım seyircisini asıp, kesen caniler grubu değil. Bireysel taşkınlıklar her yerde olabilir, bunu önlemek de yetkililerin görevi…
Olay çıkabilir diye, dostluk havasında geçmesi beklenen bir maçı oynatmamak; Milli Eğitin Bakanlığının sorun yaşanmaması için okulları, Sağlık Bakanlığının da hastaneleri kapatması ile aynı anlamı taşır.
Yaşanan olay karar vericilere yakıştı mı bilemem, ancak Antalya’ya yakışmadı.
Dünya barışına katkı sağlayan bir kent, böyle köhne fikirlerle yönetilmemeli. Büyük fotoğrafta destan yazan bir kent, küçük fotoğrafta ilkel görüntü vermemeli.
Ok yaydan çıktı ve bu ayıp kayıtlara geçti. Maçı aynı statta, seyircili olarak panayır havasında oynatarak hatanın birazını telafi etme şansımız hala var ve bu fırsatı da kaçırmamalıyız.