Antalya’da gazeteci-yazar İdris Özyol’a saldıranların yakalandığı; üç saldırgandan birinin, MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili’nin şoförü olduğu belirtiliyor. Saldırganların birinin Bilgili'nin şoförü olması, saldırganların saldırı sonrasında MHP Muratpaşa İlçe binasına gitmiş olmaları, Talu Bilgili'nin "Olaydan haberim yok" sözlerini inandırıcı olmaktan çıkarıyor. Saldırı sonrasında Bilgili'nin MHP İl Başkanı Mustafa Aksoy'la birlikte paylaştığı mesaj, bu olaydan Aksoy'un da habersiz olmadığına işaret ediyor. "Kuzular ölmesin, kurtlar da aç kalmasın. Nasıl olacak bu?" Özyol 15 Mayıs günü saldırıya uğruyor; Bilgili, 16 Mayıs'ta Aksoy'la birlikte çektirdiği, hallolmuş bir işin verdiği memnuniyeti yansıtan, gülücükler saçan bir fotoğraf eşliğinde bu mesajı paylaşıyor. Yine de biz ortada kesinleşmiş bir suç olmadığı sürece birilerini suçlu ilan etmekten kaçınacağız. Saldırganların bilgisi dahilinde bu işi yaptıkları kesinleşirse Bilgili için yapılacak tek şey vardır; ilçe başkanlığından istifa etmek.

CEMİYET SINIFTA KALDI


Aralarında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Uluslararası Yazarlar Birliği'nin de (PEN International) bulunduğu 20'ye yakın dünyaca ünlü basın ve yayın kuruluşu İdris Özyol'a saldıranların ortaya çıkarılıp yargılanması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektup gönderdi. Türkiye'nin saygın gazeteci örgütleri aynı yönde açıklamalarda bulundu. Özyol'un üyesi olduğu Antalya Gazeteciler Cemiyeti ise olayı dostlar alışverişte görsün türünden bir sosyal medya paylaşımıyla geçiştirmeyi yeğledi. Cemiyet üyelerinin tamamı ya da bir bölümü İdris Özyol'u sevmeyebilir. Sevmek zorunda da değildir. Ama ortada bir saldırı, bir şiddet olayı varsa, bir meslek örgütünün kendi üyesine yönelik bu saldırıyı yüksek sesle kınaması, saldırıya karşı yüksek sesle tepki vermesi gerekmez mi? Özyol'u haklarında yazdığı yazılar nedeniyle hiç sevmeyen politikacıların kınama mesajı yayınladığı yerde, Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin bir basın toplantısı filan düzenleyip ya da yazılı bir açıklamayı basına servis edip bu olay karşısında tepki vermesi gerekmez mi? Cemiyetimiz ne yazık ki bu olay karşısındaki duyarsız tutumu nedeniyle sınıfta kalmıştır.

BAŞKAN BÖCEK'E


Özyol'a saldıranların yakalanması gibi bir durum söz konusu olmasaydı, bugünkü yazımı bir başka konuya ayıracaktım. O olay şu: Büyükşehir Belediyesi'nin asfalt alımlarında yolsuzluk yapıldığı, bu olayla ilgili A. A. adlı bir belediye çalışanının tutuklandığı söyleniyor. Rivayete göre, asfalt kazancısı olarak işe alınan ve yetkisi olmadığı halde bu işle görevlendirilen A. A., Aliağa'dan aldığı 30 ton asfaltın diyelim 20 tonunu belediyeye teslim ediyor, 10 tonunu iç edip, anlaşmalı olduğu firmayla farklı şekilde değerlendiriyor. Yine rivayete göre sütün kaymağını yiyen anlaşmalı firma, A. A.'nın suçu üstlenmiş olması nedeniyle kendini bu işten sıyırıyor. Bu alışverişin, bugüne has bir olay olmadığı, Türel döneminde başlayıp uzun süre devam ettiği belirtiliyor. Böyle bir olay varsa, Başkan Böcek'in bu durumdan haberdar olması gerekir. Haberdar edilmediyse, ortada garip durumlar, belediyede yeni yönetimin bilgisi dışında garip ilişkiler var demektir. Belediyeye hizmetleri karşılığında vergi ödeyen bir vatandaş olarak Başkan Böcek'ten talebim, böyle bir olay söz konusuysa, bu işin figüranlarının değil, gerçek aktörlerinin ortaya çıkarılıp, cezayı suçun asıl sahiplerinin çekmesi için etkin girişim sürdürülmesidir.