Milli Takım’ın İtalya, Galler ve İsviçre karşısında aldığı yenilgiler ayrı bir yorum konusu. Özelikle Galler ve İsviçre maçlarındaki futbol bir süre daha eleştirilecek ve gündemden düşmeyecektir.
Milli takımda bulunan her bir futbolcu ayrı birer yıldız. Ne İsviçre’de, ne de Galler’de bizdeki kadar yıldız olmuş ve üst düzey takımlarda forma giyen futbolcu yok.
Teknik Direktör Şenol Güneş ise bu ülkeye Dünya 3’üncülüğü kazandırmış en başarılı teknik adam.
İtalya ile birlikte elini kolunu sallayarak gruptan çıkması beklenen takımın, sadece 1 gol atıp puan dahi alamadan hüsrana uğraması ülke futbolunun içinde bulunduğu durumun özeti olsa gerek.
Kendi kulübünü batıranların federasyon yönettiği, bir maçta kahraman olan futbolcunun bir hafta sonra vatan hainine döndüğü, altyapısı boş olduğu için değerinden fazla ve abartılı anlamların yüklendiği isimlerin balon gibi patladığı Türk futbolunun makus talihi hiç değişmiyor. Başarılar kısa süreli ve istikrarsız oluyor.
Soru şu: Milli takımda forma giyen Uğurcan, Cengiz, Çağlar Merih, Zeki, Okay, Hakan, Burak gibi her biri ayrı yıldız olan futbolcular bu kadar başarısız iken, bu futbolcularla kıyaslanamayacak kadar sıradan yeteneklere sahip olan Ondrej Celustka nasıl bu kadar istikrarlı ve başarılı olabiliyor?
Teknik değil, sol ayağı nedeyse hiç yok, sağ ayağını kısıtlı kullanıyor, kafa toplarında vasata yakın, adam geçme özelliği zaten yok… Antalyaspor’da oynadığı 5 yıl boyunca stoperde, sağ bekte, ön liberoda ve sağ açıkta görev aldı. Lig, kupa ve ülkesinin milli takımında aralıksız oynadı. Kariyerinin son yıllarına geldiği için ülkesinin iddialı takımlarından Sparta Prag’a gitti ve lig, kupa, UEFA maçları dahil toplam 35 maçta forma giydi. Yetmedi EURO 2020 maçlarında Çekya forması ile İskoçya ve Hırvatistan’a karşı 90’ar dakika oynadı, 2 maçta alınan 4 puanda büyük rol oynadı. İngiltere maçında da muhtemelen 90 dakika oynayacaktır.
Bizim yere göğe sığdıramadığımız futbolcular bir ileri 2 geri giderken, Celustka’nın hazırlık maçında bile aynı performansı sergilemesi iyi irdelenmeli. Türk olsa muhtemelen 1. Lig’de veya Süper Lig’e yeni çıkan takımlardan birinde oynayabilecek potansiyele sahip olan Çek futbolcunun bu kadar revaçta olması, günümüz futbolu için belirleyici olacaktır. Antalyaspor’da Bahadır Öztürk, Ersan Adem Gülüm gibi isimlerin patır patır döküldüğü bir dönemde, sadece mevcut potansiyelini en iyi şekilde kullanarak uluslar arası kariyer yapan Celuskta, Türk futboluna ders vermiştir.
İzlerken futbolundan asla keyif almadığım, buna rağmen nasıl oynayacağını neredeyse ezberlediğim Ondrej Celustka, büyük futbolcu olmak için büyük yeteneklere sahip olmak gerekmediğini de ispatladı. Yıllardır parlamasını beklediğimiz ancak küf tutmuş gençlere de unutulmaz bir ders verdi.
Antalyaspor camiasını takip edenler, yıllarca Emrah Başsan’ın patlama yapmasını ve büyük yerlere gelmesini bekledi. Son yıllarda Doğukan Sinik için aynı patlamayı gerçekleştirmesini bekliyor. Bu iki isim gibi belki 10’larca isim var ve kaybolup gitti.
Ancak bu isimlerle kıyaslanamayacak kadar yeteneksiz olan, sadece mevcut potansiyelini en iyi şekilde kullanan bir Çek futbolcu, sessiz sedasız tarih yazarak aramızdan ayrıldı.
Futbolunu hiç sevmediğim, profesyonelliğine ise hayran olduğun Ondrej Celustka’yı tebrik ediyorum.